Sade olabilmek; kibir, şatafat, gösteriş,
böbürlenme, hırslanma gibi ilkel duygularımızdan kurtulmaya çalışarak veya
onları ehlileştirerek, azaltarak mümkün olabiliyor…….
Yaşadığımız büyük şehirlerde
ve her türlü görsel medya aracılığıyla bilgi kaynaklarımızın haddinden fazla
bizi zorladığı günümüz koşullarında bunu başarabilmek için çok uğraşmalıyız
çoooook……..
Sade olmak cesaret ister,
özgüven ister, yürek ister…..
Zorunlu sosyal çevremizdeki kişilerle (iş arkadaşı, komşu, akraba gibi), özel yaşam yarışına girmemek, sırf onlarda var diye sevmediğimiz ve gereksiz statü (salgın) nesnelerine sahip olmamak, fikir danıştığımız, güvendiğimiz “kankalarımızı” ve feyz aldığımız, hayranlık duyduğumuz “idolümüz olan kişileri” doğru seçmek gerekir…..
Aksi halde yapılan yanlış seçimlerin hayatımızdaki tahrip gücü yüksek olur……
Yaşamın her alanında sadeliği yakalayabilmek
(bulabilmek, erişebilmek) bize çok büyük kolaylık sağlar….
Sade yaşam tarzı sayesinde ruhsal, duygusal ve
fiziksel yönden daha sağlıklı ve huzurlu oluruz…..
Çok basit bir örnek; güzel ve havalı olacağım diye ayağımızın anatomik yapısını bozacak, ağrı içinde kıvrandıracak, bütün günümüzü cendereye girmişçesine eziyet içinde geçirmemize neden olacak dar, sivri ve aşırı yüksek topuklu bir ayakkabı yerine daha alçak topuklu, ayağımızı içinde rahat hissettiğimiz (asla paçoz değil), şık bir ayakkabı sizi bütün gün iyi hissettirir…..
Mutluluk sade zevklerde gizli; ailemizle, dostlarımızla, yanlarında kendimizi iyi hissettiğimiz insanlarla sohbet etmek, onlara zaman ayırmak, onlar için yemek hazırlamak, çocuklarımızla oyunlar oynamak, ağaçlı, çiçekli, mis gibi havası olan güzel yerlerde yürüyüş yapmak, yorulunca dinlenmek, daha az şikâyet edip daha çok şükretmek …….
Çok basit bir örnek; güzel ve havalı olacağım diye ayağımızın anatomik yapısını bozacak, ağrı içinde kıvrandıracak, bütün günümüzü cendereye girmişçesine eziyet içinde geçirmemize neden olacak dar, sivri ve aşırı yüksek topuklu bir ayakkabı yerine daha alçak topuklu, ayağımızı içinde rahat hissettiğimiz (asla paçoz değil), şık bir ayakkabı sizi bütün gün iyi hissettirir…..
Mutluluk sade zevklerde gizli; ailemizle, dostlarımızla, yanlarında kendimizi iyi hissettiğimiz insanlarla sohbet etmek, onlara zaman ayırmak, onlar için yemek hazırlamak, çocuklarımızla oyunlar oynamak, ağaçlı, çiçekli, mis gibi havası olan güzel yerlerde yürüyüş yapmak, yorulunca dinlenmek, daha az şikâyet edip daha çok şükretmek …….
Hiç bir şeye zarar vermemek, ihtiyacın kadarını
kullanmak, kimseyi küçümsememek (herkesten öğreneceğimiz bir şeyler var)
saygılı olmak, ekip olabilmek….
İçinde hiçbir
çatışma olmayan, oyunsuz, yalansız, vicdanı ve adalet duygusu rahat olan kişi
gece başını yastığa koyduğunda hemen uyur…..
Kötü duygu ve düşünceleri bir yerlerde kamufle edip yokmuş gibi imaj vermeye çalışanlar ise gece rahat uyuyamazlar…..
Kötü duygu ve düşünceleri bir yerlerde kamufle edip yokmuş gibi imaj vermeye çalışanlar ise gece rahat uyuyamazlar…..
Aslında tüm
inanç ve öğretilerde basit yaşam tarzı vurgusu vardır. Peygamberler, filozoflar
ve birçok tarihi kişilik hep sade yaşam tarzları ile ünlüdür, ölçülü olmayı ve
basit yaşam tarzını öğütlemişlerdir.
Sade ya da
basit insan, gereksiz statülerden ve sadece yük olan modern takıntılardan
sıyrılmış demektir. Felsefi yaşam tarzını benimsemiştir….
Statü elde
etmek veya statüyü cilalamak için kendimizi abartmadan, komikleşmeden, nefret
edilmeden, mütevazı bir özgüvenle de başarılı olunabilir…..
2000’li
yılların başında, altı ay kadar komşuluk yapıp pek çok şey paylaşma fırsatı
bulduğum üç Japon ailenin tam bu şekilde yaşam tarzları olduğunu
gözlemlediğimde çok şaşırmıştım……
Bu güzel satırlar Düş Hekimi
Yalçın Ergir’den;
Basit yaşayacaksın.
Mesela susayınca su içecek kadar basit.Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
“Bilmiyorum” diyebileceksin
bilmediğinde
Ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi
Basit....