İnsani duyguların yitirilip insan hayatının hiçe sayıldığı 15 temmuz
gecesinin sonrasında, hayatın anlamını sorguluyoruz ve çoğumuz sağlığımızla
ilgili pek çok sorun yaşıyoruz……
Yaşadığımız bu ruh haline tıp dilinde “Travma Sonrası Stres Bozukluğu”
deniyor…..
Genel olarak uykusuzluk, kabus, olay anını tekrar yaşamak, sürekli
hatırlamak, çarpıntı, terleme, kaygı, panik, uyuşukluk, isteksizlik, aşırı
tedirginlik, konsantrasyon kaybı, aşırı sinirlilik vb hallerin yoğun olarak
görülmesi veya kişinin normalinin dışında hissetmesi bulgularıyla
seyredebiliyor…..
Bu bozukluk, herkes için KORKUTUCU olan ve kişinin fizik bütünlüğünü tehdit
eden ya da ölüm tehlikesi oluşturan bir olaydan sonra gelişen bazı belirtiler
olarak tanımlanabilir.
Bu tür olaylarla karşılaşan kişiler, aşırı KORKTUKLARINI, çaresizlik ya da
dehşet duygusu yaşadıklarını, gelecekle ilgili aşırı kaygı duyduklarını
belirtirler. Olayın şiddeti ve kişiye yakınlığı bu belirtilerin dozunu
etkileyebilir…..
Bu his
pek yabancı gelmiyor bana, "déjà-vu" daha önce yaşamıştım durumu…..
12
eylül öncesi üniversitenin ilk yıllarında mesela. Ailemden ilk defa
ayrılmıştım….
Daha
güvenli diye üniversitenin öğrenci yurdunda kalıyordum. Her gün kavga gürültü
vardı, KORKUDAN geceleri dört kişi kaldığımız odamızın kapısına giysi
dolaplarını dayayıp uyumaya çalışırdık. ....
Okulda
sürekli bir yumruk havada bağırarak komut verme, boykotlar gibi nümayiş
durumları, KORKUYLA saklandığım tuvaletten çıkarılıp zorla götürüldüğüm
yürüyüşler ve en kısa zamanda yürüyüşten sıvışarak sokaklarda KORKMADAN
dolaşmanın huzuru....
Üniversitenin öğrenci yurdunda sabaha karşı yapılan aramalar sırasında ise gündüz okulda, kampüste veya çarşıda elime zorla tutuşturulan adına bildiri denen kağıtları “elime tutuşturanın KORKUSUNDAN yere atamadığım için” kitaplarımın sayfa arasına tıkıp unuttum mu acaba KORKUSU…..
Üniversitenin öğrenci yurdunda sabaha karşı yapılan aramalar sırasında ise gündüz okulda, kampüste veya çarşıda elime zorla tutuşturulan adına bildiri denen kağıtları “elime tutuşturanın KORKUSUNDAN yere atamadığım için” kitaplarımın sayfa arasına tıkıp unuttum mu acaba KORKUSU…..
Günlerce
süren boykotlar ve okulun kapalı kalması nedeniyle yaz aylarında yapılan
dersler ve sınavlar…..
Yine böyle geç yapılan sınavların dönüşü, gece saat üç sularında yani “12 eylül sabahında” Bursa'da otobüsün aranmasında yaşadığım KORKU. Genellikle kimlik sorgulamalarında öğrenci kimliğimi göstermezdim KORKUDAN. Otobüsteki kimlik kontrolünde nüfus kağıdımı göstermiştim, fakat anatomi dersinden geçtiğim için tıpta okuyan bir arkadaşıma getirdiğim kemik torbası bagaj aramasında bulununca tıp öğrencisi olduğumu KORKUYLA açıklamak zorunda kalmıştım……
Yine böyle geç yapılan sınavların dönüşü, gece saat üç sularında yani “12 eylül sabahında” Bursa'da otobüsün aranmasında yaşadığım KORKU. Genellikle kimlik sorgulamalarında öğrenci kimliğimi göstermezdim KORKUDAN. Otobüsteki kimlik kontrolünde nüfus kağıdımı göstermiştim, fakat anatomi dersinden geçtiğim için tıpta okuyan bir arkadaşıma getirdiğim kemik torbası bagaj aramasında bulununca tıp öğrencisi olduğumu KORKUYLA açıklamak zorunda kalmıştım……
17
ağustos depreminde de "bitti, buraya kadar" diye düşünerek
KORKU ve panik dolu zamanlar yaşamıştık…...
Ve şimdi yine KORKU ve endişe
içindeyiz……..
Ama bu bambaşka bir şey…….
Canım ülkemin başkentinde, on bir saat
boyunca beyinlerimizin son hücresine kadar işleyen F16 uçaklarının, patlayan
bombaların, silahların sesleri yankılanıyor…….
Hafızamdaki canlılık hafiflemiyor
asla…..
Sabaha erişememe korkusuyla
yaşadığımız, sabah olduğunda ise en korkunç patlama sesiyle sarsıldığımız ve
saatlerce süren çatışma sesleriyle ruhen ve bedenen şoklandığımız gece boyunca
sığınak ile evdeki açık duran televizyon arasında mekik dokudum.
Merkezi ve güvenli konumu nedeniyle Cumhuriyetimiz kuruluşundan 16 gün önce "13 Ekim 1923 tarihinde" başkent olan Ankara’mızda ve tüm Ülkemizde yaşanan bu felaketi; hafızamda bir
an bile hafifletebilmem imkansız.
Sabah sesler kesildikten bir süre
sonra dışarı çıkabildiğimizde, gördüğüm manzara inanılmazdı.
Beştepe’de bulunan sitemizin her
tarafında tanklar vardı, yerlerde binlerce mermi kapsülü, 50 metre ötemizde
patlayan bombaların yaptığı tahribat, öndeki bloğun içler acısı hali, yanmış
araçlar….
Ne büyük bir felaketten
döndüğümüz tüm gerçekliğiyle apaçık duruyordu her köşede.
Ruhum bedenimden çekilmişti
adeta, ne kadar ağladığımı hatırlamıyorum……
Herkes sevdiklerini telefonla
arayıp kontrol ediyor, whatsApp gruplarında yoklama yapıyordu….
Günlerdir hayat durdu, sadece
televizyondan haberleri, duyuruları ve yorumları izliyoruz şaşkın bir haleti
ruhiyeyle, kelimeler kifayetsiz, anlamlandırabilmek olanaksız.....
Vatanımızı ve canımızı emanet
ettiğimiz, başımızın tacı, gururumuz şanlı ordumuzun “bazı personelince” 15
temmuz gecesi bizlere yaşatılan KORKULU saatler, ruh sağlığımızı alt üst etti,
aklımızda onlarca soru var???????
Bir F 16 pilotu, kendi meclisini
neden bombalar?
Bir helikopter pilotu, kendi kurumunu neden tarar?
Bir tank kullanıcısı, kendi vatandaşını neden ezer?
Bir grup devletin askeri, milletin iradesi ile seçilmiş liderini neden öldürmek ister?
Bütün bunları hangi akıl tutulması, hangi provakasyonla yapar?
Bir helikopter pilotu, kendi kurumunu neden tarar?
Bir tank kullanıcısı, kendi vatandaşını neden ezer?
Bir grup devletin askeri, milletin iradesi ile seçilmiş liderini neden öldürmek ister?
Bütün bunları hangi akıl tutulması, hangi provakasyonla yapar?
Şehit olan, yaralanan yüzlerce
can, yıkık dökük binalar, bomboş alışveriş merkezleri……
Ve sadece kocaman yürekleri,
ellerindeki bayraklarıyla yollara dökülen milyonların direnişi, milli iradenin
galip gelmesi……
O gece şehit olan ve yaralanan
vatandaşlarımızı asla ve asla unutmayacağız. Onlar Vatanımızın birlik ve
beraberliği için, Ülkemizin huzur ve selameti için kendi canlarını hiçe
saymışlardır. Allah cümlesinden razı olsun.....
Allah vatanımızı, milletimizi
korusun, bizlere bir daha böyle felaket yaşatmasın.....