Gazeteleri okuduğumda veya bir haber bültenini
izlediğimde dünyanın dört bir yanında yaşanan şiddet ve savaş olayları beni
duygusal açıdan perişan ediyor, depresyonun dibine batırıyor. Ve soruyorum kendi
kendime, insan ömrünün bu kadar sınırlı olmasına rağmen neden bu kadar hoyrat,
zalim, acımasız oluyor bazıları….
Neden?
Bazı insanların genetik olarak yatkınlıkları mı var, “Natural Born Killers”
filmindeki gibi katil mi doğuyorlar acaba?
Karısını bıçaklıyor, komşusuna tabanca çekiyor, zulmediyor, akıl almaz
eziyetler yapıyor, yaşadığı sürece başkalarına acı
çektirmekten, işkence etmekten, öldürmekten besleniyor, her dökülen kan,
gözyaşı onun yaşama nedeni oluyor, kavga, terör, savaş……
Kardeşi
Habil'i öldüren Kabil, insanlık tarihindeki ilk katil “ilk kan akıtan” …..
O günden bu
yana dünya tarihi, kişisel veya büyük kanlı
savaşlarla dolu……
Tarih kitapları, binlerce savaşı, tuzağı, işkenceyi, esiri,
köleyi, çekilen acıları, dökülen kanı ve hayatının baharında ölen binlerce
gencecik insanı yazar. Ve hiçbir savaşın taktik, entrika ve stratejiler olmadan
dövüşerek kazanılmadığını da…..
Tarih öncesi savaşların başlangıcı antropologlar ve tarihçiler arasında bir
tartışma konusu…..
Avcı- toplayıcı ilk toplumlardan sonra tarımın ortaya çıkmasıyla bazı
toplumlar tarımla uğraşmayı ve yerleşik olmayı tercih ederek farklılık
oluşturmuşlar. Ağır kış koşullarında ve kıtlık zamanlarında avcı- toplayıcı
olanlar, tarımla uğraşanların yerleşim alanlarına saldırarak belki de ilk
düzenli savaşı başlatmışlar……
Dünyadaki ilk savaş olduğunda, paylaşılamayacak kadar uçsuz
bucaksız geniş topraklar ve kaynaklar vardı oysa. Ama Natural Born Killers olan biri/birileri diğerinin elindeki bir lokma, birkaç post, mağara veya
şu anda bilemeyeceğimiz o zaman için değerli birkaç parça herhangi bir şey için
diğerini/diğerlerini kahpece, hunharca öldürmüşler….
Edebiyat, müzik, sanat, bilim, uygarlık, medeniyet insanlığın
eseri, ama sene 2015’te yine kan ve gözyaşı devam ediyor dünyanın her
köşesinde….
Aslında hiçbir savaşın kazananı olamaz. Sarsılan insana/insanlığa ve uygarlığa güven duygusu, yitirilen genç insanlar, onların ailelerinin artık
hiçbir zaman iyileşmeyecek ağır travma görmüş hayatlarının yanında kazanan kim
olabilir ki……
Carl Von
Clausewitz’in savaşı deha, sanat ve
bilim olarak niteleyen “Savaş Üzerine”
isimli kitabını okuyunca gözüm korktu, ürperdim, umudum azaldı…..
Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki bu sorular, umutsuzluklar, acılar hep olacak. Devamlı
YanıtlaSilçıkış yolu arayacağız. kimbilir çocuklarımıza bu olumsuzlukları bırakacağız belki de . benim fazla ümidim yok. insanın doğasında hatta çoğunlukta bu şiddet var. kendi sınıfımda görüyorum daha 5 yaşında vurmak, itmek, hırpalamak var çocuklarda. of of umutsuzum , tv seyretmeyeli, haberleri takip etmeyeli yıllar oluyor, varsın duyarsızlıkla suçlanayağım :(
Şiddetin olmadığı bir dünyada yaşama isteği; sadece güzellik yarışmalarının finalistlerinin ütopik cevaplarından biri sanırım.....
Silbelki de bahsettiğiniz gibi habil ile kabil'den kalan kara bir leke bu şiddet. bir yerde okumuştum; insanlar en fazla ölüm oranının olduğu arabalardan korkmaz da ölüm oranlarının en az olduğu örümcek, yılan gibi şeylerden korkar. çünkü mağara döneminde, yani insanlığın ilk çağlarında yaşanılan korkular artık genlerimize, bilinç altımıza işlemiş. bu durumda bilmiyorum nasıl bir tedavi kurtarır bizi?
YanıtlaSilTeşekkürler Dilek hanım, verdiğiniz bilgi için......
SilSevgi, saygı, hoşgörü, tevazu, empati, serinkanlılık az gerçekleşen janjanlı kelimelerden birkaçı sadece.....,
İyi bir savaş, kötü bir barış hiç olmamıştır
YanıtlaSilFrançois Fenélon (1651-1715)
Fransız Katolik Başpiskoposu, Yazar.
Şuna da inanıyorum ki, eğer devamlı barış isteniyorsa, kütlelerin vaziyetlerini iyileştirecek beynelmilel tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir. Mustafa Kemal ATATÜRK (1935)
YanıtlaSilİnsanlık tarihine baktığımızda, savaş, zulum, acı hep olagelmiş.
YanıtlaSilHep böyle gitmeyecek diye hayal edenlerden biri olarak, edebiyat imdadıma yetişiyor. Ve mesela Nazım Hikmet şöyle diyor:
"Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler"
Ben bir hayalciyim ve siz hayalcinin arkadaşları ile savaşların, kötülüklerin, felaketlerin olmadığı, insanların her canlıya hoşgörülü, saygılı ve iyi niyetle yaklaştığı, güzelliklerle dolu ve barış içinde bir dünyanın hayalini kurmaya devam ediyorum........
YanıtlaSil