Geçen hafta çok güzel bir yolculuk
yaptım ve yolculuk sırasında oğlumun hediyesi olan Stefan
Zweig’in “İnsanlığın
Yıldızının Parladığı Anlar” kitabını
(cep kitabı) bir solukta okudum. Hepsi birbirinden etkileyici 14 hikayeden biri olan “Okyanusu Aşan İlk Söz: Cyrus W. Field” öylesine akıcı
anlatılmıştı ki bir kuplecik paylaşayım istedim….
Cyrus W Field, taaaa 1854 yılında, Newfounland
ile İrlanda'yı yani iki kıtayı denizaltı kablosuyla birleştirme hayalini gerçekleştirmek için yola çıktığında önce kimseleri inandıramamış. Yıllarca bu hayalin peşinde pek çok badire atlatarak 28 temmuz 1858 yılında iki kıta arasındaki ilk telefon
konuşmasının gerçekleşmesini sağlamış....
Times gazetesi bu haberi, “Kolomb’un keşfinden beri insanın eylem alanını böylesine genişleten, bununla boy ölçüşebilen başka hiçbir şey olmadı” manşetiyle duyurmuş ancak ilk kablo sadece üç hafta dayanabilmiş okyanusun gücüne....
Yaşanan bunca aksiliğe rağmen Cyrus W Field umudunu kaybetmemiş ve nihayet yıllar sonra 1866 yılında iki kıta bir değil iki telgraf kablosuyla birbirine bağlanmış....
Times gazetesi bu haberi, “Kolomb’un keşfinden beri insanın eylem alanını böylesine genişleten, bununla boy ölçüşebilen başka hiçbir şey olmadı” manşetiyle duyurmuş ancak ilk kablo sadece üç hafta dayanabilmiş okyanusun gücüne....
Yaşanan bunca aksiliğe rağmen Cyrus W Field umudunu kaybetmemiş ve nihayet yıllar sonra 1866 yılında iki kıta bir değil iki telgraf kablosuyla birbirine bağlanmış....
Demek ki 1866 yılından sonra telgrafın tellerine
sadece kuşlar değil balıklarda konmuş uzun yıllar…….
Ve günümüzde kablolar değil uydular aracılığıyla, bebekler bile son model
cep telefonlarından dünyanın herhangi bir yerindeki insanla yüz yüze göz göze
konuşup söyleşebiliyor, oyunlar oynayabiliyorlar....
Ama nedense uydularla
ilgili bir türkü yapılmadı henüz…..