Oslo dönüşü uçakta yanımda yaşça benden büyük bir hanımefendi oturuyordu.
Genellikle yolculuk yaparken en sevdiğim kişi dahi yanımda oturuyor olsa
konuşmayı sevmem ve kulaklıkla müzik dinleyerek ya kitap okurum ya da uyumaya çalışırım.
Ancak bu sefer hanımefendi çok kibar bir şekilde selamlaşınca hal hatır sorma
gereği duydum ve tanışıp yolculuk boyunca sohbet etmekten kendimi alamadım…...
Emsal hanım 70’li yıllarda Anadolumuzun küçük bir kasabasından eşi ile
beraber işçi olarak Norveç’e gitmiş ve bir hastanede hastabakıcı olarak
çalışmaya başlamış. İki çocukları olmuş, para biriktirip Türkiye’de yatırımlar
yapmışlar veeeee yaklaşık on yıl sonra eşinin onu aldattığını anlamış. Hiç
gözünü kırpmadan, kimsenin beklemediği bir kararlılıkla kocasını boşamış, önce
Norveç’te sonra Türkiye’de…..
Emsal hanımın gerçek hayat mücadelesi bundan sonra başlamış. Bütün mal
varlığı eşinin üzerine kayıtlı olduğu için beş parasız kalmasına rağmen çocuklarını
okutabilmek adına kasabasının koşullarına dönmek istememiş. Önce azmederek
Norveççeyi çok kısa bir sürede öğrenmiş, ek iş bularak gece gündüz iki işte
birden çalışmış, çok yorulmuş, çocuklarıyla bir kaç yıl maddi manevi zorluk çekmişler.
Bisikletle işe gidip gelmiş (bunu özgürlük göstergesi olarak övünerek söyledi), çeşitli
kurslara giderek mesleğinde yükselmiş (sanırım yardımcı hemşire olmuş). Hekim
olduğum için bana ayrıntılarıyla anlattığı tıbbi süreçlerde iyi bir ekip elemanı olarak işini
çok severek ve başarılı bir şekilde yapmış olduğunu hissettim.
Bütün bu zorluklar onu gitgide daha güçlü ve başarılı bir kadın haline
getirmiş. Çocuklarını en iyi okullarda okutmuş ve şu anda Norveç’te üst düzey
mevkilerde çalıştıklarını söyledi, özellikle de bir bakanlıkta yönetici olarak
çalışan kızının uluslararası toplantılarda çok önemli konuşmalar yaptığını detaylarıyla
anlattı.
Evlatlarını seven her anne gibi
gözlerinden, sözlerinden, sesinin enerjisinden onlarla yüksek derecede gurur duyduğunu gördüm….
İtiraf ediyorum, özgüveni, görgüsü, objektif yorumları ve genel kültürü beni biraz şaşırtıyor. Zor koşulların bir kadını nasıl güçlendirebildiğinin ve başarılı bir birey haline dönüştürdüğünün canlı örneği Emsal hanım.....
Artık emekli olmuş, evi, arabası, yazlığı, sosyal güvencesi var. Çocuklarıyla, torunlarıyla ilişkisini ve hayatını "kurallarını kendi koyduğu" bir düzenle sürdürüyor. Evinde yalnız yaşıyor ve çok mutlu, bir çok sosyal uğraşı varmış, hiç boş vakti olmuyormuş…..
Artık emekli olmuş, evi, arabası, yazlığı, sosyal güvencesi var. Çocuklarıyla, torunlarıyla ilişkisini ve hayatını "kurallarını kendi koyduğu" bir düzenle sürdürüyor. Evinde yalnız yaşıyor ve çok mutlu, bir çok sosyal uğraşı varmış, hiç boş vakti olmuyormuş…..
Anlattıklarını hiç sıkılmadan saygıyla ve hayranlıkla dinliyorum yol boyunca….
Gurbet ellerde tek başına kalıp, yıkılmadan, pes etmeden büyük bir
cesaretle ayağa kalkıp mücadele etmiş, bunca yıldır taşıdığı sorumlulukların
ona kazandırdığı kendinden emin bakışlarını ve duruşunu izlerken, aklımdan onun
genç hali nasıldı sorusu geçiyor. Ömrünü eşinin omuzunda yaşamanın hayaliyle
gelin olup evlendiğinde o sevdiği kocasının onu ateşlere atacağı hiç aklına
gelmiş miydi acaba diye düşünüyorum….
Genç yaşında aşktan, sevmekten vazgeçmiş, kırılmış kalbini soğutmuş,
kimseyi hayatına almamış. Gözlerini kaçırarak ex eşinin kendisinden hayli genç
bir kadınla birlikte yaşadığını fısıldadı kızgın ve küçümseyen bir ses tonuyla…..
Yolculuğumuz biterken bir kadın başarısı olan hikayesine hayran olduğumu, güçlü,
cesaretli duruşuna saygı duyduğumu kendisine ifade ettiğimde ise gözleri buğulandı, vedalaşmadan usulca yürüdü pasaport kuyruğuna doğru …..