Dün iş çıkışı Ulus'tan Etimesgut dolmuşuna bindiğimde bayıltıcı derecede
sıcak havanın ve oruç tutmanın etkisiyle yarı uyur yarı uyanık bir kafayla
ineceğim durağı kaçırma endişesindeydim……
Dolmuş Gazi Üniversitesi kavşağına geldiğinde havada bir teneke kola kutusunun
uçtuğunu ve laaaap diye Konya yolu asfaltında patladığını ve her tarafa
saçıldığını korku filmi gibi izledim.
Uyku sersemi kafayla bir yandan kola kutusunun nereden geldiğini anlamaya çalışırken
iyi ki o anda o yerde binek otomobil filan yoktu da dolu teneke kutu ön camında patlamadı diye Allaha
şükrediyordum.
Az sonra bir kola kutusunun daha havada uçtuğunu ve yine paaaat diye
patladığını görünce kola kutularının bizim dolmuştan düşmekte olduğunu anladım
nihayet.
Ve son derece iyi niyetle "şoför bey galiba raftaki kola kutularınız
pencereden düşüyor" diye panikle seslendim, şoför aynadan bana şaşkın
şaşkın baktı.
Ben cümlemi tekrarlamaya çalışırken şoförün arkasındaki sıranın cam
tarafında oturan gayet hoş bir genç hanım "ben attım, ne oldu, bi yerine
mi geldi" dediğinde dehşet içinde bakakaldım önce. Bu "genç kız
görünümlü" fakat sadece "bi yerine" odaklı vandal mı desem
holigan mı desem şuursuza ne cevap vereceğimi bilemedim.
Sonra kelimeleri seçerek "hem kazaya neden olacak bir davranışta
bulunacak kadar düşüncesiz hem de çok saygısızsın" cümlesini kurabildim. Bana
"sen kimsin ya" diye atarlanınca "sadece duyarlı bir
vatandaşım" diyebildim ve sustum. Dolmuştaki hiç kimseden tıssss yoktu
çünkü.
Emek durağında indikten sonra yorgun bir şekilde eve doğru yürürken düşüncelere
daldım. Önce yolumun üzerindeki karakola gidip şikayet etme sorumluluğumu sorguladım,
sonra klasik "boşver, bulaşma" kafasıyla eve geldim. İftar hazırlığı,
yemek, sofra toplama derken konuyu unuttum ama gece yarısı aklıma gelince uykum
kaçtı….
Bu örnekteki gibi çevreye ve insana verdiği veya potansiyel olarak vereceği
zararı düşünmeden, anlık reflekslerle hareket edenlerin hangi canlı türüne ait
olabileceğini düşünmekten uyuyamadım, kalktım salona geçtim.
Ülkemizde, çevreyi kirletme ve trafikteyken kazaya sebebiyet verebilecek
davranışta bulunanlara uygulanmakta olan yasal mevzuatı inceledim.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Madde 181- “Çevrenin Kasten Kirletilmesi”, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, Madde 41- “Çevreyi
Kirletme”,
2872 sayılı Çevre
Kanunu, Madde
8,
“Kirletme
Yasağı” Madde
9 ise “Çevrenin
Korunması” konularında cezai müeyyideleri içeriyordu.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 73 – (Değişik birinci
fıkra: 17/10/1996 - 4199/27 md.) ……araçlardan
bir şey atılması veya dökülmesi ….. yasaktır.
Maliye Bakanlığının, 2016 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere
ilgili diğer birimlere gönderdiği trafikle ilgili hangi suça ne kadar para
cezası kesileceğine ilişkin listede; Seyir halindeyken araçtan çöp atmanın
cezasını “92 TL” olarak belirlemiş.
Trafik Cezası Madde 73: ……. araçlardan bir şey atmak veya dökmek, seyir
halinde cep veya araç telefonu ile benzer haberleşme cihazlarını kullanmak
Sürücüler için 10 Ceza Puanı
Zaman zaman trafik
ekipleri tarafından araçlardan çöp atanların tespit edilmesi halinde ve hükümleri
gereğince idari para cezası verildiğini okudum google amcadan……
Ve bende ki son durum……
bu yazıyı okuduğum çok iyi oldu. nefret ediyorum etrafı kirleten bu tip insanlardan. bi keresinde bi video izlemiştim, çok hoşuma gitmişti. kırmızı ışıkta adamın teki kola kutusunu yere atıyordu. arkasındaki aracın şoförü kutuyu alıp, arabanın camından geri içeri atıyordu. bence yapılması gerekn en güzel hareket :)(
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim.
SilEğitimli, az eğitimli, büyük şehirde veya kırsalda yaşayan olmak hiç fark etmez, önce insan olmak lazım. Diğer insanlara, canlılara,çevreye saygılı olmak insanın çocukluğundan itibaren aile büyüklerinden öğrendiği özellikler. Kendinden başka hiçbir şeyi düşünmeden yaşayanları anlamak mümkün değil. Onlar başka bir tür kesinlikle.
Canımsın. Gece yarısı nelerle uğraşmışsın:)
YanıtlaSilBen de çok üzülüyorum çer çöpünü arabadan, balkondan atan insanlara...
Öyle okumuşlukla, varlıklı olmakla filan ilgisi yok üstelik? Eskiden görgü diye bir şey vardı. Hem büyüklerimizi örnek alırdık, asla yapmazlardı. Hem es kaza çekirdek çitleyip yere atsak misal, mutlaka uyarırlardı. Eğer biz temizlemezsek başkaları temizleyecekti çünkü. Ayıptı kendi çöpünü orta yerde bırakmak. Merhametsizlikti hatta. Öyle büyüdük. Şimdi görünce bu halleri kabullenemiyoruz di mi? Peki, acaba nerede kaybettik?
Sık sık düşünüyorum. Görgü nasıl bir şeydir? Nasıl oluşturulur? Nasıl yok olur?
Ne kadar zengin, ne kadar akıllı olursak olalım görgü oluşturmak yüzyıllar sürüyor.
Fazla uzatmayayım. Galiba özet cümlem şöyle: "O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler."
Kesinlikle söylediğiniz her kelimeye katılıyorum.
SilEvet bizim çocukluğumuzda görgülü olmak, saygın olmak çok değerli kavramlardı.
İzmit'te oturduğumuz apartmanda yaşayan çoğu orta gelirli komşularımızın birbirleriyle konuşma üsluplarının zarafetini hatırlıyorum, görgülü olmak öyle bir şeydi galiba.....
Günümüzde bazıları modern, özgür, özgüvenli olmayı kaba davranmakla eşdeğer sanıyor maalesef.
İnsanoğlu kendine ediyor ne ediyorsa. Bazısı meleklerden üstün olurken, bazısı hayvandan aşağı oluyor. Benim bir kedim var, yürüyen temizlik örneği adeta. İşte bu tip insanları görünce hayvanları daha çok seviyorum. Bir de üzülüyorum milletimizin haline. Nasıl bu duruma geldik diye... Ne diyelim Allah akıl fikir versin canım. Sevgilerimle ❤
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. Öncelikle kendi iç huzuru için temiz ve saygılı olmalı insan.
SilBenim de kedim var, gerçekten çok temiz ve zarif.İçimdeki hayvan sevgisi yıllar içinde arttı, sanırım bu bir tekamül.
He yazılacak herşeyi yazmışsınız. Sanırım en iyisi güzelliklere odaklanmak bu kaotik ülkede. Mesela sizin gibilerin varlığı duyarlılığı mutlu ediyor beni. Çoğalmak dileğiyle...
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. İnsanlar neden bu kadar agresif ve hoyratlar. Çok vahim ve umutsuz bir durum. Hiç bir gerekçe veya teori ile açıklanamaz.
SilAh yarama parmak bastın, etrafta ki bu şuursuzluk ve saldırganlık öyle canımı sıkıyor ki anlatamam. Bu olayı yaşamış olman şaşırtıcı değil, böyle insanların devamlı içindeyiz zaten. Geçen gün yıllar sonra (pelin artık büyüyüp gitmediğinden ) çocuk parkına gittim ve gözlerime inanamadım. çocuklar parkta salıncaklara biniyorlar, kaydıraktan kayıyorlar, her bankta bir grup kadın ve altlarında çekirdek denizi. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklara istediğimiz kadar okullarda çevre bilinci vermeye çalışalım olmuyor. Olmayacakta. çOK umutsuzum bu konuda.geleni geçeni uyarmaktan bir gün dayak yiyeceğim, gün geçtikçe daha kötüye gidiyor bence..
YanıtlaSilGörgüsüzlük, laf altında kalmamak, çevreye ve canlılara saygısızlık, herhangi bir şeyin sırasında bekleyememe, hep başkalarını suçlama, acımasızlık vs.... artık bende umutsuzum.
SilLütfen çevremizi kirletmeyin, bir gün lazım olur.
YanıtlaSilMeşhur Kızılderili atasözü; Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.....
Sil