Çocukluğumdan
beri canım sıkıldığında, üzüldüğümde, zorlandığım her durumda hayal
kurarak “o andan uzaklaşır” kendimi iyi hissederdim…..
Hiçbir
şey beni uzun süre üzemezdi, çünkü içinde bulunduğum durumun düzeleceğine
inanırdım, kurduğum hayallerle her şeyin daha güzel olacağını umut ederdim….
Ders
çalışmadığım zaman babam çok kızdığında, ders kitaplarından başka kitap okumama
izin verilmediğinde, ortaokulda matematikten iki sınav üst üste zayıf aldığımda,
annem istediğim kıyafeti almadığında, babam pantolon giymeme izin vermediğinde,
okul gezisine gönderilmediğimde, annem ev işi yaparken benden küçük
kardeşlerime göz kulak olmamı istediğinde, yaz tatillerinde her akşam evin
bulaşıklarını yıkamak zorunda kaldığımda, babamla mutfak alışverişi için pazara
gidip taşıyabileceğimden fazlasını taşımak zorunda kaldığımda, köyden dönerken
anneannemin verdiği köy ürünlerini taşırken, kömürlükten odun kömür taşırken,
çarşıdaki çeşmeden bidonla çene suyu taşırken (ne çok şey taşımışım), üniversite sınavına çalışırken, 12 eylül
öncesinde okulda (en basit örneği olarak, neden makyaj yapıyorsun diye sorgulandığımda) ve
üniversitenin yurdunda (her gece korkudan kapıya dolap dayayıp uyuduğumda) baskılara maruz
kaldığımda, üniversitede sık sık ve aniden çıkan öğrenci çatışmalarının
ortasında biçare kalakaldığımda, 12 eylül sonrasında okulda ve üniversitenin
yurdunda sürekli arama yapıldığında, yurdun müdürünün garip baskılarına maruz
kaldığımda, mecburi hizmete gittiğimde, bir süre platonik aşık olduğumda, büyük
oğlum ameliyat olduğunda, doğduğum şehirde yaşadığımız 17 ağustos depreminde,
15 yıl önce eşim işyerinde haksızlığa uğradığında, 2 yıl önce üst düzey görevimden istifa etmek
zorunda bırakıldığımda mutsuzluğum kümülatif olarak artarken inancımın sabır ve
şükrüyle “bu an geçecek, geçiyor, geçti” diye umutla hayaller kurarak
bulunduğum durumdan uzaklaşmaya, kurtulmaya çalışırdım.
Bu
nedenle bloğumun ismi hayalci ve arkadaşı……
Fakaaaat, 15
temmuzu bizzat Ankara Beştepe’de yaşadıktan sonra ve günlerdir pür dikkat
dinlediğim televizyon haber ve yorumlarıyla hala şoktayım, bir türlü
düzelemedim, kaskatı kaldım.
Hala
kulaklarımda 15 temmuzda bütün gece tepemizde dolaşan F16 uçaklarının sesleri
yankılanıyor, geceleri uykularım kaçıyor, sevinemiyorum, gülemiyorum, en küçük bir motor sesiyle
bile korkuyla zıplıyorum.
İnancımın
sabır ve şükrüyle “bu an geçecek, geçiyor, geçti” diye umutla hayaller kurmaya
çalışıyorum ama kuramıyorum…..
Karamsar olmak zor değil. Zor olan, çılgın bir firtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir
YanıtlaSilDuygular, düşünceler, hayaller ne güzel ifade edilmiş. Tebrikler.
YanıtlaSilKatılmamak mümkün değil.Bugün ben de bir şiirle düşüncelerimi ifade etmeye çalıştım.
Umudumuzu yitirmeyelim, siz deneyimlerimiz de.
Sevgiyle...
Böylesine kötü bir durumdan etkilenmemek olanaksız zaten. Bunları atlatma çabaları herkeste farklı. Hep bu tür olayların bizim dışımızda, irademiz dışında geçtiğini, ne yaparsak yapalım bir türlü düzelmediğini düşünürüm. aslında ben daha da umutsuzum, bunlar da geçecek diyemiyorum. kendimce günü kurttarma çabasındayım. anlık mutluluklar, zevkler işbaşında.
YanıtlaSil