Kitap okurken, müzik dinlerken, güzel bir manzara seyrederken, nefis bir
yemek yerken, ibadet ederken, sevdiklerimizle güzel vakit geçirirken kısaca
bile isteye, severek, hevesle yaptığımız işlerde ve tadını çıkarmak istediğimiz
anlarda bile beynimiz kısa devre yapar ve ne o anla ne de konuyla alakası
olmayan bir düşüncenin içinde olduğumuzu fark ederek kendimizi kötü hissederiz.
Oysa her yerde karşımıza çıkan, desteklenen mottodur "anı yaşamak".
Söylemesi kolaydır ama uygulaması çok zordur.....
Misal uzun
süredir yazamıyorum, yazmaya konsantre olamıyorum, dikkatimi veremiyorum bir
türlü. İşim mi çok ilhamım mı yok bilemedim.....
Ve sonuç olarak farkına vardığımızda içimizi suçluluk duygusu sarar, neden ve niçin
konsantrasyonumuz bozulmuştur, anda kalamamışızdır diye kendi kendimizi sorgular, suçlarız.
Peki suçladığımız hangi kendimizdir ya da tam olarak neresidir bize bu oyunları yapan yer?????
Zihin, akıl, fikir, zeka, hafıza, bilinç, ruh, vicdan, gönül, kalp…..
Bilen var mı hangisi?????
Bazan bana da oluyor. Pek çok zaman Mevlana'nın sözlerini hatırlamak iyi geliyor. Hani der ya...
YanıtlaSil"Her gün bir yerden bir yere göçmek ne güzel,
Bulanmadan dupduru akmak ne hoş,
Dün dünde kaldı cancağazım,
Bugün yeni şeyler söylemek lazım”
Lakin kendi adıma söylemeliyim ki, yazmama çoğunlukla hayatın hay huyu izin vermiyor:)
Çok akılla meşgul olmak konsantrasyomu bozuyor mesela benim. Yazmak için akıl belasını bir kenara bırakmam gerekiyor.
Yazmayı iş olarak görünce hayatın hay huyu izin vermez ama oyun ya da kaçış olarak görünce daha üretici olunabiliyor.
SilBeni şaşırtan içimizdeki ortalık karıştırıcı ve tez-antitez düşünceler....
Kendi adıma yazmayı iş olarak düşünmeme imkan yok. Yıllardır Hayal Kahvem'de yazıyorum. Eğer kimi zaman yazmıyorsam, tekrar ediyorum, akılla çok meşgul olduğumdandır. İlla suçlamam gerekecekse, akıl diyebilirim. Çok iyi biliyorum, akıllı uslu düşünmek elimi kolumu bağlıyor benim. Akıl dairesinden çıkmayı becerdiğim an, yazıyorum:)
SilBloglarda bir durgunluk var zaten ne zamandır, nedeni yerine daha hızlısını
YanıtlaSildaha güç sarfetmeyeni koymamız belki. kendi yazamayışımız zihinlerimizin hep birşeylerle dolu olması, ipin ucunu kaçırmamız, hayatımızda ki yoğunluğun
zihiznlerimizi ele geçirmesi. sonra da elde bir şey olmadığını anlayınca da oturup üzülüyoruz. bence bunla da savaşıp yazma alanımıza yani özgürlüğümzün tadını çıkardığımız yere dönmeliyiz ne olursa olsun.
Sevgili Pelin Pembesi, kimseyi kırmadan incitmeden, keyifli ve bilgilendirici yazılar yazmak amacıyla blog yazmaya başlamıştım. Tabii bu kadar konu sınırlaması doğal olarak üretim sıkıntısına yol açıyor. Üniversite whatsApp gruplarında bile bir çok kişi tahammülsüz, hoşgörüsüz cümleler kurup ayrı telden çalıyor.
SilTartışmalar, kaos, gruptan çıkmalar vs. giderek daha çok canımı sıkıyor.
Deniz Tekin'in şarkısını ekledim, umarım beğenirsin.