Uzuuuuuun süredir yazı yazmadım, yazamadım, bir uyuşukluk geldi üzerime….
Yazabilsem diye düşündüğüm tüm konuları bitirdim mi ne????
Bu kadarmış dağarcığım, kapasitem diye kabullendim durumu, artık ara sıra
aklıma gelen kırıntıları yazacağım galiba bu gidişle…..
Kapısının
önü ayakkabı işporta tezgahı gibi duran evleri yazasım geldi bugün.
Çocukluğumdan
beri merak ederim hep, insanlar neden kapılarının önünde ayakkabı pazarı
kurarlar diye....
Galiba
birden fazla nedeni varmış…..
Birincisi aşırı titizlik, dışarının tozu, pisi eve girmesin sakın
düşüncesi. Bu şekilde düşünenlerin örnekte olduğu gibi kapı önleri düzenlidir,
ya ayakkabılar ailenin yaş sırasına gore dizilmiştir ya da kapının önünde raflı
bir dolap vardır. Bu tipler bazen
abartıp ayakkabıyı giymek için tabure, çekecek, fırça, boyayı bile bu dolabın boş
bir yerine tıkıştırırlar, su saatinin içine bile koyanları gördüm…..
İkinci gurup ise hırsızlığa karşı bir önlem olarak kapı önüne ayakkabıları yığarlar….
Sanki kapı önündeki ayakkabılar “içeride birileri var” mesajı verirmiş
hırsızlara. Hırsızlar bunu bilmiyor mu, ev boş mu değil mi diye zile basıp öğrenemezler
mi?????
Herhangi bir evin kapısının önünde ayakkabı karmaşası gördüğüm zaman, düğün, cenaze gibi telaşeli veya üzüntülü bir durum var mı acaba diye merak ederim önce.....
Daha sonra durumun sıradanlığı ve insanın göz zevkini bozan bu görüntü kirliliği nedeniyle bu evde titiz değil tembel ve pasaklı ama en en en en önemlisi kendine, ailesine, misafirlerine ve komşularına tuzak
kurmuş bir ev sahibi olduğunu düşünürüm. Bu ayakkabı yığıntısı eve aceleyle giriş çıkışlarda takılıp
düşme, zaman kaybetme, kazazede olma sebebidir düpe düz......
Yıllar önce çok özenle tadilat yaptırıp, süslediğimiz ve hevesle
taşındığımız bir evden, yan daire kapı önünü çarşamba pazarına çeviriyor diye
beş ay sonra taşınmak zorunda kalmıştık.
Çünkü yan dairenin kapısı merdivenin başındaydı ve her an takılıp merdivenden yuvarlanma riski taşıyorduk. Öyle ki tökezleyip iyice çıldırdığım ve kapı önündeki bütün ayakkabıları merdivenlerden aşağıya fırlattığım gün, eşim bir an önce taşınmamız gerektiğine karar vermişti….
Çünkü yan dairenin kapısı merdivenin başındaydı ve her an takılıp merdivenden yuvarlanma riski taşıyorduk. Öyle ki tökezleyip iyice çıldırdığım ve kapı önündeki bütün ayakkabıları merdivenlerden aşağıya fırlattığım gün, eşim bir an önce taşınmamız gerektiğine karar vermişti….
Kapı önündeki ayakkabılar, bazılarımız için hala terk edilemeyen alışkanlık
ne yazık ki…..
Hey! Sabırsızlık ve heyecanla yazı yazmanı bekliyordum. Hoşgelmişsin:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Yine işlere daldım ve hayal gücüm tükendi galiba.....
Silbana da nedense hep kötü bi şey var o evde de onun için insanlar doluşmuş gibi gelir böyle ayakkabıları görünce. ama son foto ne güzel ya, böyle dizseler ya hep :)
YanıtlaSilEvet ben de önce öyle düşünüyorum ama bu durum tıpkı plastik masa örtüsünde yemek yeme gibi oldukça yaygın, özensiz ve şık olmayan bir alışkanlık....
SilHırsızlık için şöyle bir yanı var. Evde tek değilim blöfüdür bu.özellikle yaşlı ve tek yaşayan kadınların bir yöntemidir bu.napsın kadıncağız...
YanıtlaSilEvet haklısınız Balthus, siz yazınca aklıma geldi Fatih'te yalnız yaşayan halam öyle yapardı. Özellikle yaşlı ve yalnız yaşayan kadınların bu yöntemi kullandıklarını unutmuşum.....
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilYazınızı okurken misafirlerin eve doluştuğu bir günde, ev sahibinin kaşla göz arasında ayakkabıları rahat giyilebilir şekilde çevirmesini ve düzenlemesini düşündüm. Aklıma gelmişken buraya bırakıvereyim istedim :)
Renkli günler!
Evet eskiden öyle bir adet vardı. Evin sahibi değil genç kızı yapardı o işi (unutmuşum hatırladım o günleri).....
SilGünümüz gençleri kendi ayakkabılarını bile toplamıyorlar....
Haklısınız ben de çok gıcık oluyorum bu görüntüye
YanıtlaSilHiç tahammülüm yok, bu nedenle ev taşımışlığım var o kadar yani.....
SilBir de kokarlar buram buram😊
Sil