20 Haziran 2016 Pazartesi

Yolunuz Açık Olsun…..

 




Hayat yolculuğumuzda önümüze çıkan taşları, dikenleri temizleyip yolu açmak oldukça zahmetli ve yorucu oluyor hiç şüphesiz.
Yaşanan zorlukların, gelmiş geçmiş tüm insanların karşılaştığı bir durum olduğunu düşünmek, zorlukları aşmak için katlanarak değil, sabırla ve inançla mücadele etmek olgunlaştırıyor, kemale erdiriyor, bilgeleştiriyor insanı ve daha sonra karşılaşacağı kötü durumlarla nasıl baş edebileceğini öğretiyor....
Zor anlar, bir bakıma insanların gerçek karakterlerini, samimiyetlerini ortaya koyan en önemli anlar aslında.
Mağdurum, şanssızım diye mızmızlanıp aynı durakta takılı kalmak doğru değil, bekleme yapmadan yola devam etmek lazım.....
 
 
 
 

  
 
Bu yolculukta  bize eşlik eden her şeyle sinerji içinde olmayı hayal ediyoruz.....
Ancaaaak hepimizin istekleri ve öncelikleri birbirinden farklı olması münasebetiyle bazen zorlanıyoruz.
Böyle zamanlarda biriktirmeden, samimi ve sahici bir şekilde çözüm bulma isteği ve çabası göstermeliyiz, karşımızdaki  kişinin gönül sesini “iç sesini” duymaya çalışarak.
 
Kırılmamak ve kırmamak için olaylar karşısında esnek olmayı başarabilmek çok kıymetli bir tavır.

Hayatla, insanlarla, havayla, suyla, eşyayla vs. geçinmeye gönüllü olmazsak eğer gölgemizle bile kavga ederken buluveririz kendimizi sonra.
Bunca yoldan sonra şunu anladım ve öneriyorum.

Size kendinizi iyi hissettiren şeyleri seviniz.....
  



 

6 yorum:

  1. Olumsuz duygular en çokta onları hissedene arar veriyor, olumlu duygulara ve hissettirenlere odaklanmak gerek. :)
    "Size kendinizi iyi hissettiren şeyleri seviniz....."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim Esma hanım.
      Kesinlikle artık mızmızlanan ve sürekli hır çıkaranlardan uzak olmak lazım, çünkü sigara gibi, radyasyon gibi yavaş yavaş zarar veriyorlar....


      Sil
  2. "Eski bir espri vardır, bilirsiniz.
    İki yaşlı kadın dağ başında bir lokantada yemek yemektedirler. Biri,
    -Lanet olsun! der. Yemekler ne kadar da berbat!
    -Evet, der diğeri. Üstelik ne kadar da az!
    Yani, bu benim yaşam hakkındaki düşüncemin kısa bir özetidir:

    Hayat yalnızlık, sefillik, acılar ve mutsuzluklarla doludur, ama keşke bu kadar kısa olmasaydı!"

    Woody Allen'ın Annie Hall (1977)adlı filminden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yemek konusundaki anekdotunuzdan aklıma geldi, uzun fakülte hayatımda, hekim ve memur olarak çalıştığım ve halen çalışmakta olduğum işyerlerinde çıkan tabldot yemekleri eğer karnım aç ise bir kaç istisna dışında büyük bir iştah ile yemişimdir. Ama arkadaşım veya hasta/hasta yakını fark etmez bir çok insanda şahit olduğum durum şu; memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle yemekleri çatalla didikleyip ittirdikten sonra yemeklerin berbat olduğundan ve yapanların beceriksizliğinden söz ederler. Be mübarek sen her gün evinde dört çeşit ve çok lezzetli yemek yapıyor musun bu bir, Allah'ın nimetini nasıl didikleyip hoşnutsuz bir tavırla ittiriyorsun bu iki, bunu bulamayan binlerce insan var dünyada bu üç ve devlet sana ya bedava ya da sadece 2 liraya dört çeşit yemek sunuyor bu da dört. İnsan bir şükreder bir teşekkür eder....

      Sil
  3. Bunu başarabilmek için her insanın bir klavuzu olmalı. Çünkü bunu deneyimleyerek öğrenmek, sindirmek, içselleştirmek çoğu kişi için çok hırpalayıcı olabilir. Bu klavuz bir dost olabildiği gibi dini bir kitap da olabilir. Kişisel gelişim ve yaşam koçlugu eğitimleri böyle bir ihtiyaçtan dolayı itibar görüyor olabilirler mi acaba. Herneyse sadece bakış açımızı bahsettiğiniz açıya ayarlayabilmemiz bile yaşanacakların pozitife katkısını arttıracaktır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  4. Ölümden başka her şeyin bir şekilde çaresinin bulunabileceği ve ölümün kaçınılmaz olduğu dünya yolculuğumuzda en büyük yardımcılarımız sevgi, hoşgörü, gayret, sabır, şükür....
    Bütün dini kitaplar bu şekilde yol gösteriyor.
    Yaşam koçları, giderek bireyselliğin önem kazandığı, insanların yalnızlığı tercih ettiği günümüzde enerji destekleyici istasyon görevi yapıyorlar.

    YanıtlaSil

.