Benim ergenliğimde annem dahil onun yaş gurubu
teyzelerde M. marka kazak takıntısı vardı. Özellikle “günlere” giderken M.
marka kazak giymek bir statü simgesiydi.
Renk renk birbirine benzer modelde kazaklarla
“annemin gününde” kurumlu kurumlu oturduklarını hatırlıyorum. Hatta iyi hatırlıyorum, çünkü çaylar içilip çeşit çeşit pasta börekler yendikten sonra mutlaka bana tansiyonlarını ölçtürürlerdi ve itinayla kazaklarının kollarını sıyırırlardı…..
Mecburi hizmet yıllarımda aynı iş yerinde beraber
çalıştığımız yeni evli doktor arkadaşım Ela’da bilmem kaç tane M. marka kazağı
olduğuyla övünürdü.....
Ben o yıllarda bekar olduğum için henüz 23 yaşında
ve İzmir’li bir kızın M. marka teyze kazağı giymesiyle dalga geçerdim….
İtiraf ediyorum, annem, annemin “gün” arkadaşı teyzeler ve
doktor arkadaşım Ela’nın etkisiyle olsa gerek yıllar sonra 30’lu yaşlarımın
sonlarına doğru benimde M. marka teyze kazağım olmuştu....
M. marka teyze kazağı son yıllarda eski statüsünü
kaybetti sanırım, çevremdeki hiç kimsede göremiyorum, üstelik hepimiz teyze yaşına
ermiş durumdayız. Artık teyzeler daha modern giyinip gençlerle yarışıyorlar…..
Sabah sabah nereden aklıma geldi “Ela ve M. marka
teyze kazağı”…..
Bugün giymek için S. marka kazağımı ütülerken
hatırladım bu
kazak statüsünü ve ironik bir gülümseme kapladı yüzümü.
Artık akranım teyzeler S. marka kazak tercih
ediyorlar. Daha modern model ve renklerde olan S. marka, sadece kazak değil
bluz ve fularda satıyor üstelik.
Bazen S. markanın cep telefonundan mesaj atarak haber verdiği ucuzluk günlerinde mağazalarında iğne
atsanız yere düşmeyecek kalabalıklar oluyor….
Ben
bu markanın dokusunun yumuşaklığını ve iki isimli markasının baş harflerini
minik parlak taşlarla kol veya etek ucuna işlemesini beğeniyorum.
Teyze
kazağında marka ile statü tutkusu, kuşaklar boyu devam ediyor anlaşılan….
Hiç bir zaman markalı bir kazağım olmadı. Örgü kazaklara sahiptim. Artık bunaltıyor diye kazank da giyemiyorum.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler. Çok haklısınız kaloriferli ortamlarda kazak giyilmiyor artık. Bu yazı biraz nostalji, biraz ironi içerikli bir yazı oldu....
Silhihi çokoş bi yazı bu, bi ara bloguma koyarım, bloguma da hoşgeldiniiz, eskiymişsiniz de blogda ama hiç karşılaşmamışız alla alla. yanda arkadaş listenize de baktım. çok sağlam bir referans listesi, hepsi de arkadaşım, bikaçı hariç. yine de aramıza hoşgeldiniiz görüşürüüz :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Blogger'lığa sevgili Hayal Kahvem'in teşvik etmesiyle başladım. Sizler kadar tutkulu ve üretken değilim ama vakit buldukça severek yazıyorum. "Ne yazsam" ya da "bunu yazmalıyım" düşüncesi hep aklımda, notlar alıyorum, araştırıyorum ve yazıyorum.....
YanıtlaSilhayal kahvem. en eski arkadaşlarımdan blogda yaa. çok doludur ooo :) siz de tamam ama unutmayın da blogunuzuuu :)
Silhay canına sayın seyirciler, üzerimden muhabbet çevirmişler:)
Silne güzel:)
:)
SilGidiyorum; sana bir yığın hatıra bırakarak.
YanıtlaSilAnmak mı? Anma, başkaları duymasın.
Hatırlamak mı? Hatırlamayabilirsin.
Unutmak mı? Unutamazsın.
Özdemir Asaf
Ne hoş bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilneyse, ben de beklerim bloguma! :)
Kazak deyip geçmemek lazım geçen bir kazak beğendim ama çok güzeldi içime de sindi fiyatını görünce ağladım, alamadım, bir teyzem de yok ki bana örsün anacım
YanıtlaSilTembel prenses olmayı bırakıp kendin örgü örmeyi öğreneceksin sevgili Elif. Artık Google'da her şeyin tarifi var.....
Silpenguenler çok şirin, yazı da çok hoş aşırı merak uyandırıyor :)
YanıtlaSil