Ayşe Arman’ın 05.04.2015 tarihinde Hürriyet Pazar ekinde yayımlanan
M.Ü röportajında, özellikle bir soru ve cevabı çok ilgimi çekti……
A.A: Siz birini işe alırken, "Rüyalarını
istiyorum!" der mişsiniz. Bu da biraz fazla değil mi?
M.Ü: Değil! Benim hoşuma gitmeyen bir profil var:
"Saat 6 oldu, şalteri kapattım. Hadi bana eyvallah. Yarın sabah serviste
de uyurum. İşe gelince önce bir kahvemi içerim, uykum açılınca da işe
başlarım..." Ben gerektiğinde 24 saat iş düşünebilen insanlarla çalışmak
isterim. Her zaman değil ama bazen de iş, rüyasına girsin! Bunu niye
söylüyorum? Çünkü benim rüyalarıma da giriyor. Geçen gece uyandığımda mesela
bir baktım, ingilizce bir şeyler anlatıyorum. Ertesi gün toplantı vardı,
"şöyle bir konuşma yaparım" diye düşünmüştüm yatarken. Rüyamda o
konuşmayı yapıyordum.
Bu paragraftan anladığıma göre; M.Ü ekibindekilerin gönülsüz ve mutsuz
çalışmalarını istemiyor. Gönülden işini seven, tüm benliğiyle işine konsantre,
mutlu işkolikler olmalarını bekliyor……..
Hayalcinin
Arkadaşı bloğunda 19 Ocak 2015 tarihinde yayımlanan “İşinizi seviyor
musunuz????” başlıklı yazımda; bu durumu “Oradasın ama samimiyetin yok,
aklında hep başka şeyler, adanma duygusundan yoksun, hep eksik olma durumu.
Terfi ve para artışı bile bu aidiyeti sağlamaya yetmez, sürekli bir
beğenmeme, eleştirme ve mızıklama içinde günler geçer. Böyle kişiler ile
aynı ekipte çalışmaktansa onların işini yapmaya bile razıyım. Onlar için Allah
işlerini sevme sevinci versin diye dua ediyorum sadece.” sözleriyle ifade
etmiştim.
Tüm sektörlerin
çalışanlarında mutlaka olması gereken duygu “aidiyet duygusu”…… Ama üst
yöneticiler ekiplerinde, aidiyet duygusundan fazlasını yani adanma duygusu
güçlü ve Garcia’ya mektup götüren Rowan’ların olmasını isterler. Askerlik,
pilotluk, öğretmenlik, hekimlik gibi bazı mesleklerde çok güçlü olan bu duygu,
tüm sektörlerin çalışanlarından beklenebilir mi?
Saat 6’da
şalteri kapatmayan, hadi bana eyvallah demeyen, işe gelince önce bir kahvemi
içerim, uykum açılınca da işe başlarım demeyen, işi rüyasına giren çok insan
var mıdır?
Kimlerin işi
rüyasına girer acaba?
Diye düşünürken
rüyalara daldım……………
Önce
işi rüyasına girip başarılı olmuş ünlüler var mı diye bakındım. Tarihte, Alman
kimyacısı Friedrich August Kekule, Nobel fizik ödüllü Danimarkalı fizikçi
Niels Henrik David Bohr,
Elias Howe, Otto Loewi gibi birçok bilim insanının keşif ve
buluşlarını rüyalarında
gördükleri ilginç olaylar sayesinde gerçekleştirdiğini öğrendim.
Aslında
bu sorunun kesin ve tatmin edici bir cevabı yok galiba….. Rüyada
gördüklerimizin ne anlama geldiği, kişiyi nasıl etkilediği konusunda
çalışmalara hala devam ediliyor……..
Rüya,
Arapça’da “ra-e-ye” fiil kökünden “uykuda bir şeyi görmek”, isim olarak da
“uykuda görülen şey” demek. Rüyada iken bütün gördüklerimizi gerçekmiş gibi
yaşarız ve hissederiz. Uykudan uyandığımızda ise gördüklerimizin gerçek
olmadığını, bir hayal olduğunu fark ederiz.
Bilimsel
olarak uykunun rüya görülen kısmında hızlı göz hareketi (Rapid Eye
Movement) olması nedeniyle rüya görülen evreye kısaca “REM Evresi” deniyor.
Uykuya daldıktan yaklaşık 70-90 dakika sonra ulaşılan bu evrede görülen
rüyaların süresi 9 dakikayla 28 dakika arasında değişiyor ve normal bir uykuda
yaklaşık bir buçuk saatte bir REM evresi tekrarlıyor…..
İslam
bilginleri, rüyaları ruhun uykuda misal alemini seyretmesi ve bu esnada
gördüklerini uyanınca hatırlaması şeklinde açıklamaktadır. İnsan ruhunun
kainattaki bütün gerçekleri idrak edebileceğini fakat dünya işleriyle
meşguliyetin ruhun önünde bir takım perdeler oluşturduğundan dolayı bunu tam
olarak başaramadığını, uyku halinde ise; bu perdelerin zayıflaması veya
kalkmasından dolayı ruhun bir takım gaybi (akıl ve beş duyu ile
algılanamayan) gerçekleri kavrayabildiğini söylerler........
Psikanaliz alanındaki çalışmalarıyla bir asra damgasını vuran Sigmund Freud’a göre rüya bilinçaltını işaret eder. Kişi hapsettiği duygularını bilinçaltına atar ve orada tutar. Freudyen teoriyle güçlenmiş temelinin yanında mitoloji, din ve felsefe alanlarında derin bir bilgiye sahip analitik psikanalizin kurucusu Carl Gustav Jung ise “Bir rüya bilinçli davranışa belirleyici bir öğe olarak yerleştirilmesi gereken bir gerçekliktir ve bu yüzden gerekli ciddiyetle ele alınmalıdır” der. Jung’a göre rüyalar kolektif bilincin birer simülasyonudur. Birbiriyle ilgisiz gibi görünen olayların aslında bilmediğimiz bir bütünün parçaları olduğu için eşzamanlı meydana geldiğini söylemiş, kişinin çok yakın hissettiği birinin, mutluluk, sıkıntı, üzüntü gibi yaşadığı her türlü duyguyu rüyalar aracılığıyla yaşadığı ve uyandıktan sonra gördüklerinin gerçekleştiğini öğrendiği “haberci rüyaları” buna örnek göstermiştir.
Rüyalara dalmışken Christopher Nolan tarafından yazılan ve yönetilen bilim kurgu Inception (Başlangıç)- 2010 filmini anmadan olmaz.
Başlangıç, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmayı ve onları çalmayı anlatan etkileyici senaryosu ve muhteşem görselliğiyle unutamadığım, rüya kavramını tartışmaya açan film….. Filmde, bir insanın zihninde yatan her şeyi öğrenmek ve onun beyninin en derin noktasına ulaşmak için rüya içinde rüya, tekrar bir rüya, sonra bir rüya diye dördüncü boyuta geçmeleri nefes kesiciydi.
Rüya içinde rüya “lucid rüya” (Lucid Dreaming) yani rüya görürken rüyada olduğumuzun farkında olmak sonra rüyamızın bu farkındalıkla devam etmesi diyebiliriz. Aslında hepimizin ara sıra yaşadığı bir rüya şekli. Rüyamızda bir kabus görürken bunun aslında bir kabus olmadığının farkına varıp uyanmak, tekrar uykuya dalıp aynı veya benzer bir rüya görmek ve yine aynı farkındalıkla uyanmak……
Çocukluğumdan beri, ağır grip olup ateşim 39 dereceye yükseldiğinde aynı lucid rüyayı görürüm ve o bildik rüyayı yeniden görebilmek umuduyla ateş düşürücü ilaç içmem........
Rüyalarla ilgili yapılan araştırmaların sayısı bir hayli artmış ve çeşitli açıklamalar getirilmiş olmasına rağmen, herkesin kişisel tecrübe ve duyumundan yola çıkarak bir tahminde bulunması nedeniyle henüz modern bilimin açıklamaları sınırlı kalmakta. Hatta bilim insanları rüyalar çözülürse insanın kompleks yapısına dair birçok şeyin de açıklanabileceğini söylüyorlar……..
Çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş.İnan tek solukta okudum.Kalemine ( eline )sağlık...
YanıtlaSilAyrıca o bildik rüyayı da merak etmedim desem yalan olur....
YanıtlaSilSevgili Jasmin,
YanıtlaSililtifatınız için teşekkür ederim.
Grip olduğumda gördüğüm lusid rüyayı yüzyüze görüştüğümüz zaman anlatayım.
Yazarak anlatırsam "hayırdır inşallah" demeyen olur belki......
Önce tüm yazıyı tüm hevesimle okuyordum ki, son fotoğrafa takıldım.
YanıtlaSilNisan ortasındayız, hava feci soğuk.
O fotoğraf yeni mi çekildi, yoksa rüya mı görmekteyim:)
Sevgili Hayal Kahvem,
YanıtlaSilYazıyı beğendiğiniz için???? teşekkür ederim.
Sözünü ettiğiniz fotoğraf bir rüya fotoğrafı gibi zaten. Buradan çok uzaklarda bir yerde çekilmiş olamaz mı?
Yazını yeni okudum. İşlerimizin rüyalarımızı bile ele geçirecek kadar hayatlarımızın orta noktasında olması nasıl olurdu merak ettim bir an. Ama olsun da istemem nedense. Bir de öğretmenim kaç yıllık. Rüyalarımda hep geziyorum. Belki de yanlış meslekteyim. Kutsal bir görevde olup hayatımın merkezinde bunun olmaması acı bir şey tabi ki. Eğitimde ki bir çok sorun, içinde bulunduğum okul ve sorunları, insan faktörü vs. vs. o kadar çok yordu ki beni. İlk zamanlarda ki heyecan nerde şimdi diyorum ..
YanıtlaSilSevgili Buket,
YanıtlaSilduygularını tüm samimiyetinle öyle güzel ifade etmişsin ki......
Bazen çalıştığımız iş yerinde maruz kaldığımız kişisel kaprisler, mobing ve fiziksel şartların yetersizliği gibi sorunlar bizi tüketiyor hayatımızdan bile bezdirebiliyor. Meslek hayatımda birden çok defa travmatik kişilerle çalışma şanssızlığım oldu. Çok üzüldüm çoooooook. Allah büyük. Yine yeni yeniden enerjimi toplayıp heyecan duydum. Veni, vidi, vici.......İşkolik olma duygusunu canlı tutmak bana mutluluk veriyor. Bilmiyorum neden?
kutluyorum çok güzel ve bilgilendirici yazıyorsunuz
YanıtlaSilTeşekkür ederim Nalan hanım. Beğenmenize sevindim..........
SilBu yazıları kesinlikle bir kitapta toplamalısın
YanıtlaSilSevgili Sarı Mavi,
Silyazılarıma yapacağınız yorumları merakla bekliyorum.
Beğenileriniz beni çok sevindiriyor. Kısmet artık, bir matbaaya bastırıp sevdiğim insanlara hatıra olsun diye dağıtabilirim.İmzalayıp vermek pek havalı olur di mi.....
Ankara'da bldiğiniz iyi ve ucuz basacak bir matbaa varsa adresini verir misiniz.....