Her geçen gün bilim, yazılım, sanat, edebiyat gibi farklı alanların konferansları, projeleri, kalite çalışmaları, çerçeve programları, görsel basın haberleri derken dilimize çeşitli konularda bir sürü yeni kelime giriyor. Evet kaçış yok, her gün teknolojik, akademik olarak yeni bir şey icat ediliyorsa yanında yeni kelimelerde üretilebilir ve dünyadaki tüm diller bu yeni kelimeleri belli kurallar dahilinde kelime hazinelerine dahil ederler. Türkçemize de başka dillerden gelen bu yeni kelimeler ile tanışıp zaman içinde dilimize yerleşmesine şahit olmaktayız.
Özellikle katıldığınız bazı toplantılarda sık kullanılan ama
bilmediğiniz bir kelime olduğunda “anlamadığınızı belli eden boş gözlerle
bakarsanız” anında cahil ilan edilebilirsiniz…….
Peki, her geçen gün bir yenisini duyduğumuz “yabancı kelimeler” konusunda nasıl bir yaklaşım içinde olmalıyız?
Hem güzel Türkçemizi konuşmak hem de teknolojik, akademik gelişmelere ayak uydurmak istiyorsak ne yapmalıyız?
Söylenişinde, yazılışında, vurgusunda, tonlamasında hatta bazen anlamında değişiklik olan yabancı kelimeler bize özgü kelimeler durumuna gelmişse, Türkçeleşmiş kelime sayılmalı mıdır?
Yani anneanne ile torunun birbirini anlıyor, anlaşıyor olması ve o kelimenin gazete köşe yazılarında, romanlarda, şiirlerde ve hikayelerde kullanılması Türkçeleşmiş kelime olma ölçütü müdür?
Peki, her geçen gün bir yenisini duyduğumuz “yabancı kelimeler” konusunda nasıl bir yaklaşım içinde olmalıyız?
Hem güzel Türkçemizi konuşmak hem de teknolojik, akademik gelişmelere ayak uydurmak istiyorsak ne yapmalıyız?
Söylenişinde, yazılışında, vurgusunda, tonlamasında hatta bazen anlamında değişiklik olan yabancı kelimeler bize özgü kelimeler durumuna gelmişse, Türkçeleşmiş kelime sayılmalı mıdır?
Yani anneanne ile torunun birbirini anlıyor, anlaşıyor olması ve o kelimenin gazete köşe yazılarında, romanlarda, şiirlerde ve hikayelerde kullanılması Türkçeleşmiş kelime olma ölçütü müdür?
Edebiyat
tarihçisi ve yazar Nihad Sami Banarlı, çeşitli başlıklarda makalelerinden
derlenmiş "Türkçe'nin Sırları" adlı eserinde; Türkçemize sahip çıkılması
konusunda bizleri uyarmaktadır. Çünkü dil, bizi biz yapan bütün unsurları
bünyesinde barındırmaktadır.
Yazar,
“dilimize girmiş yabancı kelimeler” başlıklı makalesinde, bir dilin doğuşunda,
karakterinde, ananesinde ve dehasında başka dillerden derlenmiş kelimeleri millileştirme
hayatı ve kudreti varsa artık o dili öz dil yapmaya kalkmak, dili kendi
tabiatından ve dehasından uzaklaştırmaktır. Biz bu kelimeleri kendi kültürümüze
mal etmişiz ve onlara çok farklı anlamlar yüklemişiz. Bu kelimeler bizim öz
Türkçe kelimelerimiz kadar Türkçeleşmiştir demiştir. “Benim
dünyam” başlıklı makalesinde ise, Türk halk zevkinin bir kelimeyi
Türkçeleştirirken ona verdiği ahenk ve sihirli söyleyişe dikkat çekmiştir.
Katıldığım
akademik, teknik ve ciddi toplantılarda etkili, havalı, hatta ezici olmak için özellikle
İngilizce, Fransızca, Latince kelimeler kullanan birçok kişi biliyorum. Allah'tan
akıllı telefonlar var, anlamını bilmediğim kelimeyi hemen arama motorlarından
birine bakarak buluyorum.
Bazen aklımın/dilimin
ucuna gelen ama bir türlü hatırlayamadığım, anlamlarını karıştırdığım son
günlerin moda kelimelerinden bir kaç tanesini ve Türkçe anlamını Türk Dil
Kurumu ve arama motorlarının sözlüklerinden destek alarak yazmak istiyorum…….
CEO (chief executive officer): Bir şirkette en üst düzey
profesyonel yönetici. “Genel müdür”.
Destinasyon: Hedef, varılacak yer, gidilecek nokta. "Gidilecek yerler".
Sofistike: Karmaşık, gelişmiş, komplike/ görmüş geçirmiş, kültürlü, bilge, ince düşünceli/olumsuz anlamı ise yapmacık, içten
olmayan tavır, davranış, duygu
14. yüzyıl latincesinde bir sıvının, kıvamını hile ile
değiştirmek. Felsefedeki anlamı; yanıltıcı.
“Aşırı karmaşık ve incelikli”.
Sarkastik: Alaycı, iğneleyici, aşağılayıcı, rahatsız edici, hırçın, inceden inceye laf sokuşturma, müstehzi, kinayeli. “Şakayla karışık alay etme”.
Eklektik: "Eklemek-takmak ". Bir sisteme ait olan veya tek başına anlam ifade eden öğelerin birden fazlasını toparlayarak oluşturulan yeni sistem veya sistemler anlamına gelmektedir. Sanattaki farklı çağ ve üsluplardan seçilen öğelerin yeni bir ürün oluşturmak için ele alınması olgusunu ifade eder. Felsefi anlamda "her sistemin sunduğunun en iyisini almak". “Ondan biraz, bundan biraz, ortaya karışık”.
Fenomen: Hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici ve alışılagelenden farklı
olan kişi, nesne, süreç veya şey.
“Görmezden gelinemeyen”.
Manifesto:
Toplumsal bir hareketin duyurulması ve savların belirtilmesi üzerine kurulan,
bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren yazılara manifesto ya da bildiri
denmektedir. Havacılıkta bagaj verme işlemleri
sonunda ortaya çıkan yolcu ve bagajların kayıtlı olduğu listedir. “Ne yapıyoruz”.
Deklarasyon: Beyanat, bildirge, duyurma, ilan etme. “Tavrını ortaya koyma”.
Konfirme: Doğrulanmış, onaylanmış.
Paradigma: Bir olaya ya da duruma farklı bakış açısıyla bakabilme. Aynı olaya, kişilerin farklı tepki vermelerinin sebebi paradigmalarıdır. Önceden gelen birikim, tecrübeler ve şartlanmalar ile bir resmi, durumu görme tarzı, görme şekli. Algı, yaklaşım, yargılama ölçütü. "Yapmış ama acaba niye yapmış". "Hiç bu şekilde düşünmemiştim denilen anlardır".
Aktüerya: Sigortacılığın matematiği ile uğraşan, ileriye
yönelik projeksiyonlar yaparak sigorta risk ve primlerini hesaplayan ve
raporlayan bilim dalı.
Kimin/neyin hangi koşullar altında, kaç paraya
sigortalanacağının hesabını yapan bilim dalı. “Falınızı fallandıralım”.
Dilemma: İkilem,
müşkül durum. “Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal durumu”.
İnovasyon: Yenilik, yenileme, yenileşme. Yeni veya
önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet), veya sürece yeni bir
pazarlama yönteminin uygulanmasıdır. Bir şeye ek olan bir yeniliktir.
"Yine, yeni yeniden".
Proaktif: Hayat üzerinde söz sahibi olma farkındalığı. Yapılan işi bir adım öteye
götürmek için çözümler geliştirebilen ve bu yönde adım atmaktan çekinmeyen
kişileri tanımlar. “Kriz yöneticisi”.
Argüman: Kanıt, delil, dayanak, tez, iddia, bağımsız değişken.
"Ortaya atılan iddaa".
Rasyonel: Akla uygun, akıl yoluyla elde edilmiş ölçülü, hesaplı, tutarlı. “Yapılan işin hikayesi”.
Rasyonel: Akla uygun, akıl yoluyla elde edilmiş ölçülü, hesaplı, tutarlı. “Yapılan işin hikayesi”.
Spoiler: Bir kitabın, tiyatro oyununun veya filmin konusu veya detayları hakkında bilgi vererek, karşısındaki kişinin düşüncelerini veya alacağı zevki etkileyen kişi. “Heyecan bozucu kişi”.
Sanki Türkçe eş anlamlısı, tam karşılığı yokmuş gibi kolayı varken zoru seçen ve bu kelimelerin çoğunu ısrarla kullanan bazı arkadaşlarıma sesleniyorum…….
Sorumlu olduğunuz esas konu hakkında böyle anlaşılmaz kelimeler kullanarak çevrenize çok biliyormuş izlenimi vermek, yeterli olmayan bilgi ve tecrübe açığınızı kapatmak, anlaşılmayan değerlidir yanılsamasıyla ben farklıyım mesajı vermek için bu yola başvurduğunuzu biliyorum........
Türkçe kelimeler kullanırsanız, söyledikleriniz veya söyleyemedikleriniz anlaşılarak size sorular yöneltildiğinde zor durumda kalmaktan korkuyorsunuz diye düşünülüyor hakkınızda…….
Benden söylemesi, gerisi size kalmış………
Oooh! İçim açıldı. Bahar gelmiş, çiçekler açmış.
YanıtlaSilBilmediğim ne çok kelime varmış.
Dublörün Dilemması'nı okumuş muydun?
Çok severim:)
Sevgili Hayal Kahvem, blog sayfasının biraz özel biraz güzel olmasını istedim. Beğendiğiniz için çok teşekkür ederim.
SilMurat Menteş'in Dublörün Dilemması kitabını okumadım. Hadi bi spoiler'lık yap bana.........
Bence eksantrik olmaya çalışmak değil, dilde ağzına geleni herkesin anladığı şekilde kullanmaktır .Dilimizde eski yeni demeden ,aklına 'CEVAP' gelmesine rağmen düşünüp 'YANIT' demek iş değil.Ordinary ol ki lafın anlaşılsın, dinlensin. Entel olmalıyım derken sofistike olma
YanıtlaSilNalan hanım,
YanıtlaSilbir cümlenin içinde ne çok yabancı kelime kullanmışsınız. Beni şaşırtıyorsunuz. Mahsustan mı yapıyorsunuz acaba?