5 Mayıs 2015 Salı

Olurken Herşey Tarihin Tenceresinde Aşure


 

 

Yeni okuyup bitirdiğiniz kitaba yer açmaya çalışırken veya mesleki bir kitabı ararken ya da kitaplığın tozunu alırken bir kitabın, ansızın bir yerde karşılaşılan, bir  zamanlar çok sevilmiş ama görüşmeyeli uzun yıllar olmuş çoooook eski bir dost gibi ışıl ışıl gülümseyerek size baktığını fark edersiniz.
Göz göze gelirsiniz, birbirinizi görmekten mutlu olarak özlemle sarılırsınız. Ve koklayarak öpersiniz onu. Hasret gidermek için rasgele bir yere ilişir, önce onun fiziğini incelersiniz uzun uzun. Biraz yaşlanmış, yıpranmış biraz da rengi solmuş mu ne diye geçirirsiniz içinizden. Olsun, yine güzeldir o, kapak resmine hayranlıkla bakıp hafifçe dokunursunuz yüzüne ve onunla ilk karşılaştığınız günü hatırlarsınız….

O zamanlar bende ne kadar gençtim, aklım bir karış havadaydı ve her şeyi ne kadar önemserdim diye düşünürsünüz. Babam da hayattaydı diye gözleriniz dolar. "Şimdi sınav zamanı" diyerek arkadaşlığınızı engellemeye çalışması, ona yakalanmadan gece lambasının ışığında gizlice buluşmanız dün gibidir sanki. "Gözlerimin bozulması bu nedenle olabilir" dersiniz o yılları ve babanızı özlerken..…
Sonra biraz  hüzünle biraz merakla bir sohbet başlar aranızda. Usulca sayfalarını çevirirsiniz, onu ve anılarınızı incitmeye korkarak......
Geçen yıllarla size yerleşen unutkanlık nedeniyle olsa gerek bazı sayfalarda anlatılanı hatırlamakta zorlanırsınız. Ana temayı ve unuttuğunuzu zannettiğiniz küçük detayları aynı canlılıkla yaşarsınız.....


Altı çizilen satırlar, sayfa boşluklarına alınmış notlar, bükülmüş sayfa alt uçları ve mor çiçekli kitap ayıracı.... Her biri başka bir anıyı anımsatır, sanki dünmüş gibi tazedir ve canlıdır her şey.......
Zamanın göreceli olduğunu anlarsınız o an......





Bazen ilk okuduğunuzda anlamadığınız bir paragrafın şifresini çözer, "nasıl yani" dersiniz. Ne kadar cahilmişim! bu kadar basit bir şeyi anlayamamışım diye hayıflanırsınız......
Sonra yılların bilginizi, görgünüzü artırmış, size yeni bakış açıları kazandırmış olduğunu düşünerek kitabı su gibi nefes almadan içercesine tekrar okumaya başlarsınız......

Kesinlikle o an zaman durmuştur artık.  Yapacağınız işin beş dakika bilemediniz on  dakikanızı alacağını düşünerek kitaplığınıza gelmişken, eski dostla karşılaşıp hasret gidermeniz en az üç dört saat sürmüş, siz kitabı ve onu ilk okuduğunuz günlerde yaşadıklarınızı, hissettiklerinizi tekrar değerlendirmiş, muhasebenizi yapmış olarak oturduğunuz koltuktan kalkar, dikkatinizi çekmek için uğraşan kedinizi kucağınıza alır ve sözleri Turgut Özakman'a ait Nükhet Duru'nun buğulu sesiyle söylediği o güzel şarkıyı buğusuz sesinizle mırıldanarak günlük hayatınıza geri dönersiniz.....

Olurken her şey tarihin tenceresinde aşure,
Kahvede içer keyifle penceresinde Mahmure.......


 

 



6 yorum:

  1. Kitapların arasında çiçekler iyi fikirmiş.

    YanıtlaSil
  2. Evet, bende bayıldım o çizime. Sanki ben ve favorilerimi çizmişler.....

    YanıtlaSil
  3. kediniz Van kedisi ne benziyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakınız Sevgili Kedim Tuşpa yazısına lütfen...

      Sil
  4. Kitaplara canlı muamelesi ettiğimi fark edenlerin gözünde hep "ne acayip insanlar var" tadı yakalamışımdır. Bu durumda bende onlara "Ne var? Elbette canlıdır kitaplar." der gibi bakarım. "Döndün deli dön geri" vaziyetinde kaçarlar benden elbette:))

    Senin de bu deli hallerini seviyorum. Kaçmıyor, bilakis takdir ediyorum. Hatta, "O denk geldiğin kitap veya kitaplar var ya, haybeye çıkmamışlardır ortalık yere, sana görünmek istemişlerdir." diye ekliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir tespit yapmışsınız sevgili Hayal Kahvem.
      Galiba ben sevdiğim herşeyle böyle hasbihal ederim. Kitaplar ve fotoğraflar özel ve önceliklidir bu konuda....
      Onlarla zamanda yolculuk yapıyorum ben....

      Sil

.