8 Eylül 2014 Pazartesi

Çok Titiz Hareketler Bunlar....



 



Her insanın ailesinden, öğretmeninden, arkadaşından, okuduğu bir haberden, yazıdan veya aldığı mesleki eğitimden etkilenerek edindiği çok titiz hareketleri mutlaka vardır. Kiminin ki doğru ve sağlık için faydalı bir harekettir, az rahatsızlık verir. Kiminin ki gereksizdir, lüzumsuzdur, çoğunlukla kendisine bazen de çevresindekileri rahatsız eder, çileden çıkarır. Kişilik yapısı olarak titiz, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi özelliklere sahip olan kişilerde özellikle temizlikle ilgili bulaşma obsesyonu (zorlayıcı düşüncesi) ve temizlik kompulsiyonu (tekrarlayan davranışı) oldukça sık görülür.

Çok titiz hareketlere en iyi örnek olarak el yıkama alışkanlığını verebiliriz. Eve gelince, yemek yerken veya tuvaletten çıkınca bile el yıkama alışkanlığı olmayan arkadaşlarımız olduğu gibi sık sık dakikalarca ve sayarak el yıkayan bir arkadaşımız mutlaka vardır. 

Titizlikte tavan yapmış, bazı akraba, eş, dost ve arkadaşlarımda gözlemlediğim beni dumur eden çok titiz hareketlerden bir buket; sürekli toz alan, cam ve yer silenler, ıspanak marul gibi sebzeleri çitileyerek yumuşayana kadar yıkayanlar, bulaşık makinesine tabak çanağı, çamaşır makinesine çamaşırları bir tur elde yıkayıp yerleştirenler, dışarıdan gelen ev halkının kıyafetini kapıda değiştirenler, misafir gittikten sonra koltukları halıları silenler, çamaşır suyunu temizlikte neredeyse su yerine kullananlar, asla havuza girmeyenler, kapı kolu tutmayanlar vs.



 
 

Dış çevremde gözlemlediğim, ancak nedenini algılamakta zorlandığım bazı çok titiz hareketler ve bazı az titiz hareketlere birkaç örnek vereyim;

- Otobüs ve uçaklarda koltuk başlarına takılan ve üzerinde reklam olan selüloz başlıkların ne işe yaradığını anlamak mümkün değil,  o kadar yüksekte ki ancak 1.90 cm boyundakiler için yapılmış gibi, daha kısa boylular için hiçbir işlevi yok.

- Gazetelerin sağlık köşelerinde sık sık yazılır, sakın başkasına ait makyaj malzemesini kullanmayınız, çeşitli bakteri, virüs enfeksiyonları bulaşır vs diye uyarırlar. Bir kaç defa farklı kanallarda TV programına katılmak için gittiğimde makyözler yüzüm parlamasın diye pudra sürerken herkese kullanılan sünger ve fırçayı kullanarak beni çıldırtmışlardı.

-   Filmlerdeki bavulu yatağın üzerinde hazırlama sahnesine de gıcığım. Her yerde dolaştırılan bavul nasıl yatağın üzerine koyulur anlayamam bir türlü. Gerçi son yıllarda havaalanlarında streçleme makineleri var, bavulu yatağın üzerinde hazırlayanlar bavullarını belki streçletiyorlardır!

- Parklarda, havaalanlarında, sokaklarda tozlu kirli yerlere oturanlara, pantolonu veya eteği yerleri süpürenlere, ev tuvaletine, banyosuna   kapalı plastik terlik (mantar yuvası) koyanlara, ortak diş fırçası, tıraş bıçağı kullananlara ise söyleyecek söz bulamıyorum.

Yıllar önce ilkokulda aynı enjektörden aşı olmuş nesiliz biz, iyi ki Hepatit B, Hepatit C filan kapmamışız. Tıpta 30 yılda nereden nereye geldik, biz tıp fakültesinde öğrenciyken bile enjektör, eldiven, spekulum, kulak spekulumu gibi sarf malzemeleri yıkanıp kaynatılıp tekrar tekrar kullanılırdı. Şimdi her türlü tıbbi müdahalede kullanılan malzemelerin neredeyse hepsi tek kullanımlık (disposible). Sağlık çalışanları bu konuda en titiz davranan kişilerdir hiç kuşkusuz.

 


Bende çok titiz hareketler konusunda fena değilimdir hani. Hem ailemden geçen hem de mesleki nedenlerle kazandığım titizliklerim çoktur.
- En titiz olduğum yer umumi tuvaletlerdir. Kapısının kolundan, klozetin su düzeyine (havuz gibi olanlarda sıçrama riski var) her şey beni strese sokar. Kapısı, musluğu, sıvı sabunu ve sifonu sensorla çalışan, tuvalet kağıdı ve havlusu olan, tertemiz tuvaletleri gördüğümde teknolojinin gelişimine hayranlığım bir kat daha artar. 
- Başka bir eve misafirliğe giderken yanımda mutlaka ayakkabı veya terlik götürürüm, tırnak mantarı geçecek korkusuyla asla başkasına ait kapalı terlik giyemem.
- Ayrıca, keyifli bulduğum halde bowling oynayamam, çünkü herkesin giydiği ayakkabıyı giymem bir, topun deliklerine parmaklarımı sokmaya iğrenirim bu da iki. En büyük fobim tırnak mantarı olma fobisidir. Çünkü çok çabuk bulaşıyor ve tedavisi de aylarca sürüyor. Sanırım bu fobi, hekim olmam nedeniyle çevremdeki pek çok kişide tırnak mantarı olduğunu gördüğüm ve bildiğim için oluşmuştur.
Yemek yeme konusunda ise son derece uyumluyumdur, ikram edilen nimeti geri çevirmemek ve ikram edeni üzmemek için her yerde fazla sorgulamadan, mızmızlanmadan yemek yerim. Hatta yer sofrasına oturup aynı tabaktan çorbada kaşıklarım.
Sağlıklı bir yaşam için gerekli titiz hareketleri, ihmal etmeden ancak abartmadan mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle......
 

1 yorum:

.