Soğuk bir Ankara sabahında henüz uyanamamış bir
halet-i ruhiyeyle işe giderken, bir ayağında hiç parmağı olmayan diğer ayağında
sadece bir buçuk parmağı olan bir güvercinin önümden yalpalayarak yürüdüğünü
görünce bütün uyuşukluğum geçti ve onu izlemeye başladım. Sanırım ilgim hoşuna
gitti ki etrafımda oynamaya başladı, hatta fotoğrafını bile çekmeme izin verdi.
Parmaklarını nereye sıkıştırmıştı acaba? Parmaksız güvercinin keyfi yerindeydi
aslında, verdiğim simit parçalarını afiyetle yiyip biraz dolaştıktan
sonra neşeyle kanat çırptı ve uçup gitti…..
Yüce rabbimin biz insanlara dost olarak yarattığı
canlıların başında özellikle evcil olan hayvan dostlarımız geliyor. Bir düşünün
çevremizde bir an bile onlar olmadığında nasıl eksik hissederiz
kendimizi. Yaşadığımız dünyayı anlamlı kılıyorlar, bize psikolojik
destek açısından çok katkıları var ve karşılığında sadece bir avuç yiyecek
ve birazcık sevgi bekliyorlar.
Belki de çocukluğumda yaz tatillerini köyde geçirmiş
olduğum için içimde hep bir hayvan sevgisi oldu. Evimizin en küçük bireyi
olan kedimiz Tuşpa'nın sevgisi bize yaşam enerjisi veriyor. Özellikle yaşım
ilerledikçe yolda gördüğüm her kedinin, köpeğin gözüne bakıp güzel bir söz söylediğimde
mutlu olduklarını görmek beni çok heyecanlandırıyor, merhamet duygumu
artırıyor ve daha önemlisi insan olduğumu hissettiriyor.
Kuş, kedi, köpek, at, inek, koyun, eşek, tavuk, ördek,
kaplumbağa, kelebek, karınca, balık, uğur böceği çevremizde olduklarında
ve seslerini duyduğumuzda mutlu olduğumuz, sevdiğimiz ve korkmadan
dokunabildiğimiz canlılar. Özellikle büyük şehirlerde çok zor şartlarda yaşam
savaşı veriyorlar. Kışın açlıkla yazın susuzlukla mücadele
ediyorlar. Yaşam alanlarının ve sağlık durumlarının düzenlenmesi için
yapılan bir çok faaliyet var şüphesiz, ancak tümüne ulaşılamamış henüz.
Merhamet ve merhametli olmak ne güzel şey ...
YanıtlaSil