Farkında mısınız bilmem, çevremizde veya
herhangi bir yerde insanların birbirlerine karşı kaba, saygısız ve nezaketsiz davranışlarına gün geçtikçe daha sık şahit oluyoruz, nadiren de maruz kalıyoruz…..
İş yeri arkadaşlıklarında, apartman komşuluğunda, otobüs durağında, asansör veya
kasa kuyruğunda, trafikte, alışveriş yaparken, restoranda yemek ısmarlarken
ve aklıma gelmeyen bir çok yerde en az çemkirme tarzında söylenme, giderek
mobbing düzeyinde fırça atma ve bazen şiddet içeren davranışlar.....
Nazik “nezaketli” ve zarif “zarafetli” olmak çok mu zor?
Nazik “nezaketli” ve zarif “zarafetli” olmak çok mu zor?
"Mutsuzluğun, üzüntünün ve kızgınlığın" kabul gören ve birbirini kopyalayan raconu, kültürü var ama "başkalarını takdir etmenin, nezaketli davranmanın ve zarif bir şekilde eğlenmenin" kabul gören ve örnek olan kültürel bir duruşu var mı?
Var ise yeterli düzeyde kullanıyor muyuz?
Başka birisinin başarılı olmasına, mutlu olmasına, sevinmesine, eğlenmesine genel olarak nasıl yaklaşıyoruz?
Eleştirel, rahatsız, huzursuz, dedikoducu?
Neden?
Kıskançlık mı acaba, altında yatan duygu, bizi zarif “zarafetli” ve nazik “nezaketli” olmaktan uzaklaştıran….
Zarafeti olmayanlar, nezaketle
terbiye edilmeyenler gitgide aşırıya kaçıp canavarlaşıyorlar zamanla. Adeta içlerine
şeytan kaçmış gibi oluyorlar ve gazetelerin sıklıkla üçüncü sayfalarında adli haber olarak okuyoruz yaptıklarını.....
Bundan kurtulmak, arınmak, iyileşmek için ne yapmamız lazım…..
Bunun için öncelikle bencil ve kıskanç olmamamız, sadece kendimizi beğenmememiz, kendimize “öfkemize” hakim olmamız, hiç kimseye zarar vermeyi aklımıza bile getirmememiz, başkalarını anlayabilme, hoş görebilme, gönülden ve sözle takdir edebilme gibi erdemlerimizi geliştirmemiz ve çevremizdeki herkese örnek olarak öğretmemiz kişisel ve toplumsal huzurun ve mutluluğun ön şartı. Tıpkı deniz yıldızı hikayesi gibi.......
Gönüllerdeki zarafet dışa aydınlık bir bakış ve gönül alıcı güzel bir çift söz ile yansıtılırsa hepimiz için hayat güzelleşir, kolaylaşır ve yükü hafifler……
Bundan kurtulmak, arınmak, iyileşmek için ne yapmamız lazım…..
Bunun için öncelikle bencil ve kıskanç olmamamız, sadece kendimizi beğenmememiz, kendimize “öfkemize” hakim olmamız, hiç kimseye zarar vermeyi aklımıza bile getirmememiz, başkalarını anlayabilme, hoş görebilme, gönülden ve sözle takdir edebilme gibi erdemlerimizi geliştirmemiz ve çevremizdeki herkese örnek olarak öğretmemiz kişisel ve toplumsal huzurun ve mutluluğun ön şartı. Tıpkı deniz yıldızı hikayesi gibi.......
Gönüllerdeki zarafet dışa aydınlık bir bakış ve gönül alıcı güzel bir çift söz ile yansıtılırsa hepimiz için hayat güzelleşir, kolaylaşır ve yükü hafifler……
Sevgili Hayalcinin Arkadaşı, gönül alıcı güzel bir çift söz söylemek için yazmıyorum, yanlış anlamayınız e mi?
YanıtlaSilHem akıllı, hem güzel olmaz diyorlar ya... Olur... Buyrunuz siz.
Üstelik şahane yazılar yazıyorsunuz.
Yoksa felekten torpılli misiniz:)
Sevgili Hayal Kahvem,
YanıtlaSilyorumunuzu yayınlama konusunda kısa bir tereddüt yaşadım.
Çok teşekkür ediyorum. Güzel iltifatlarınıza layık olmak için çok çalışmam lazım çoooooook.
Çok güzel bir konu seçmişsiniz. Ne oldu bize gerçekten? Başkalarının üstünden yükselmeye çalışıyoruz. Daha iyi olmayı değil, karşımızdakini kötüleyerek iyi olmayı seçiyoruz. Sevmeyi unuttuk, fedakarlığı unuttuk.
YanıtlaSilSevgili İzmirli,
YanıtlaSilne olacak bu nezaketsiz yarışın sonu bilmiyorum, gerçekten çok üzücü. Korunabilmek ve zarar görmemeye çalışmakta çok yorucu.....
Allah hepimizi nazik “nezaketli” ve zarif “zarafetli” iyi kalpli insanlarla karşılaştırsın.
Geleceğe güveni olmayan,az sayıda kaynağı yağmalamaya çalışan hırçınlaşmış insanların hayatta kalma reflexi olabilir mi tüm bu öfkediye düşündüm.
YanıtlaSilSevgili Sarı Mavi,
YanıtlaSilyorumunuzu düşündüm. Ancak bu yorumunuz sanki bize kaba davrananların yaptıklarına haklılık payı veriyor gibi, yanlış anladıysam düzeltin lütfen.....
Bir de kaba davranışa maruz kalanlardan taraf yorum rica ediyorum....