Yıllardır tavuk yemiyorum, yiyemiyorum. Hele haşlama
kokusuna hiç dayanamıyorum......
Bu tavrım beyaz et tavsiye eden sağlık otoritelerine karşı gelmek için veya kısmi vejeteryanlık için değil asla ......
Bu tavrım beyaz et tavsiye eden sağlık otoritelerine karşı gelmek için veya kısmi vejeteryanlık için değil asla ......
Katıldığım bir çok yemek davetinde, aç kalmaktan
ziyade beni ev sahibine karşı mahcup duruma düşüren yemek konusundaki tek
huysuzluğumun hikayesini anlatmak istiyorum bugün….
Uzun bir yolculuk yaparak erken gençliğime dönmem
lazım hatırlayabilmek için…... Blog yazılarımda siyasi konulara girmiyorum
özellikle. Ama bu defaya mahsus olarak pek kimdir, nedir belli etmeden birazcık
değineceğim…..
Üniversiteye 80 öncesinde başladığımda henüz onyedi
yaşındaydım, doğal olarak herhangi bir politik görüşüm yoktu, dolayısıyla
siyasi duruşumda yoktu..... Bu konuda nasıl cahildim, nasıl ilgisizdim
anlatamam......
Ürkek, şaşkın ve heyecanlı bir genç kız olarak
kendimi bir kargaşanın içinde bulmuştum ve
hayal kırıklığına uğramıştım. Ders dışında ilgilenebileceğim, beni geliştirecek
sanat, kültür, spor, bilgi, görgü konusunda hiç bir şey yoktu. Eğlenceli
hiç anım yok galiba, ya da hatırlamıyorum, hep bir ciddiyet, hep bir asık surat, yaşından büyük
insan havaları….. Üniversiteye gelerek bir anda yirmi yaş filan büyümüş gibiydi
herkes. Her gün bir gösteri, bir nümayiş, bir yürüyüş…… Kaçmak için tuvalete
saklanırdık, zorla çıkarırlardı dışarı......
Bu gösterilere katılmaya hevesim olmadığı gibi, ya
kötü bir şey olursa korkusu ile babamın beni okuldan alacağı korkusu vardı
aklımda. Çünkü babam bu şehre gelirken bana "eğer olaylara
karıştığını duyarsam okuldan alırım" demişti. Yapar mıydı, yapardı. Bende
kesinlikle okulumdan ayrılmak istemiyordum, tek isteğim üniversiteyi layıkıyla
okuyup mezun olmaktı. Kızlarının güzelliğiyle, havasıyla
meşhur bu şehirde o havadan nasibimi almak, bir nebze onlar gibi olmakta diğer isteğim. Çok şükür birinci isteğim gerçekleşti ama ikinci isteğim olmadı galiba, havalı bir gençlik yaşayamadım anasını satayım.......
Gelelim tavuk mevzusuna…….
Okula başladığımın ikinci ayında, öğle yemeği için üniversitenin kampüs içindeki
yemekhanesine gitmiştim, kendim gibi korkak bir kız arkadaşımla. Tam
yemeğimizi almış oturacak masa bakıyorduk ki yine birileri bağırmaya başladı,
bir anda yumruk döğüş kavgaya giriştiler, havada tabldot tepsileri uçuşuyordu.
Biz ortada kalmıştık, panik içinde ağlayarak yemeğin dağıtıldığı mutfak
tarafına kaçmayı başarabildik. Aşçılarda bir köşeye sinmişlerdi, bizde kimse
bizi bulamasın diye yemek kazanlarının arkasına saklandık. Kazanlarda sulu bir
tavuk yemeği vardı, en az bir saat korku içinde saklandığım o yerde kesif bir
şekilde haşlanmış tavuk kokusunu soludum…… O günden bu güne tavuk
yeme konusunda daima arıza çıkardım, haşlanmış tavuk pişirilen yere iyice
havalandırılmadan giremedim…….
Ve paniğin kokusu tavuk kokusu oldu benim için.....
Babam uzun zaman önce tavuk yemeği bıraktı. Ben de sanırım ondan etkilendim. Kolay kolay tavuk eti yemiyenlerden biri de benim:)
YanıtlaSilNiye ama biliyor musun? Tavuklar çok mutsuz diyor babam. Hızla büyüyorlar, sıkış tıkış ortamlarda yetişiyorlar, doğada beslenmiyorlar, zamanından önce öldürülüyorlar. Mutsuz tavuğun eti fayda değil zarar verir diyor babam. Benim babam çok bilir:)
Onyedi yaşımdan sonra tavuk yemeyi bırakarak mutluluk artırıcı bir davranışta bulunmuşum demek ki....
YanıtlaSilEvet sevgili hayal kahvem, bizim babalarımızın mazide iyi arkadaş olmasının nedeni bu olsa gerek. Çok okuyup pek çok konuda bilgi edinmeleri ve böyle hoş çıkarımlar yapmaları......
Rahmetli babacığım, benim tıp kitaplarımı gizlice okur ve hepimize o bilgisiyle fark atardı.......
Herhangi bir anım olmamasına rağmen haşlanmış tavuk herzaman kokusuyla ve görüntüsüyle yemek tercihlerim arasında yer almaz.Sizin geçmişte birde karnıbahar yemeğiyle ilgili bir hatıranız vardı.O durumda ne yazıkki bir zamanlar güzel Izmit şehrinin bir kaderiydi.Bu hatıranızı paylaşırsanız memnun olurum.Barış,huzur,kardeşlik ve bereket VATAMINIZ üzerine olsun!
YanıtlaSilSevgili Baybars, haklısınız "salçalı karnabahar yemeği" ile ilgili dramatik bir anım vardı. Belki bir gün onu da yazarım......
YanıtlaSilKokular insanları yaşadıkları anlara götürürler.Benim de hamilelik dönemimde kullandığım iki kokuyu başka birinde dahi duysam midem bulanır,baş ağrım tutar.Hiç unutmam KBB hocamız 'burun çok önemli bir organdır' derdi, kulakları çınlasın.
YanıtlaSilEvet, burun çok hassas bir organ, girdiğim bir mekanda en hafif kötü kokuyu bile alırım ve hemen pencereleri açarım. Bu hareketim ev sahibine bazen ayıp olabiliyor ama duruma göre kıvıracak bir cümle buluyorum.
YanıtlaSilHer zaman mis gibi güzel kokulu ortamlar dileğiyle.....