20 Mart 2015 Cuma

Paniğin Kokusu, Tavuk Kokusu.....




Yıllardır tavuk yemiyorum, yiyemiyorum. Hele haşlama kokusuna hiç dayanamıyorum......
Bu tavrım beyaz et tavsiye eden sağlık otoritelerine karşı gelmek için veya kısmi vejeteryanlık için değil asla ......
Katıldığım bir çok yemek davetinde, aç kalmaktan ziyade beni ev sahibine karşı mahcup duruma düşüren yemek konusundaki tek huysuzluğumun hikayesini anlatmak istiyorum bugün….
Uzun bir yolculuk yaparak erken gençliğime dönmem lazım hatırlayabilmek için…... Blog yazılarımda siyasi konulara girmiyorum özellikle. Ama bu defaya mahsus olarak pek kimdir, nedir belli etmeden birazcık değineceğim…..
Üniversiteye 80 öncesinde başladığımda henüz onyedi yaşındaydım, doğal olarak herhangi bir politik görüşüm yoktu, dolayısıyla siyasi duruşumda yoktu..... Bu konuda nasıl cahildim, nasıl ilgisizdim anlatamam...... 
 
Ürkek, şaşkın ve heyecanlı bir genç kız olarak kendimi bir kargaşanın içinde bulmuştum ve  hayal kırıklığına uğramıştım. Ders dışında ilgilenebileceğim, beni geliştirecek sanat, kültür, spor, bilgi, görgü konusunda hiç bir şey yoktu. Eğlenceli hiç anım yok galiba, ya da hatırlamıyorum, hep bir ciddiyet, hep bir asık surat, yaşından büyük insan havaları….. Üniversiteye gelerek bir anda yirmi yaş filan büyümüş gibiydi herkes. Her gün bir gösteri, bir nümayiş, bir yürüyüş…… Kaçmak için tuvalete saklanırdık, zorla çıkarırlardı dışarı......
Bu gösterilere katılmaya hevesim olmadığı gibi, ya kötü bir şey olursa korkusu ile babamın beni okuldan alacağı korkusu vardı aklımda. Çünkü babam bu şehre gelirken bana "eğer olaylara karıştığını duyarsam okuldan alırım" demişti. Yapar mıydı, yapardı. Bende kesinlikle okulumdan ayrılmak istemiyordum, tek isteğim üniversiteyi layıkıyla okuyup mezun olmaktı. Kızlarının güzelliğiyle, havasıyla meşhur bu şehirde o havadan nasibimi almak, bir nebze onlar gibi olmakta diğer isteğim. Çok şükür birinci isteğim gerçekleşti ama ikinci isteğim olmadı galiba, havalı bir gençlik yaşayamadım anasını satayım.......
 


 



Gelelim tavuk mevzusuna…….
Okula başladığımın ikinci ayında, öğle yemeği için üniversitenin kampüs içindeki yemekhanesine gitmiştim, kendim gibi korkak bir kız arkadaşımla.  Tam yemeğimizi almış oturacak masa bakıyorduk ki yine birileri bağırmaya başladı, bir anda yumruk döğüş kavgaya giriştiler, havada tabldot tepsileri uçuşuyordu. Biz ortada kalmıştık, panik içinde ağlayarak yemeğin dağıtıldığı mutfak tarafına kaçmayı başarabildik. Aşçılarda bir köşeye sinmişlerdi, bizde kimse bizi bulamasın diye yemek kazanlarının arkasına saklandık. Kazanlarda sulu bir tavuk yemeği vardı, en az bir saat korku içinde saklandığım o yerde kesif bir şekilde haşlanmış tavuk kokusunu soludum……  O günden bu güne tavuk yeme konusunda daima arıza çıkardım, haşlanmış tavuk pişirilen yere iyice havalandırılmadan giremedim…….
Ve paniğin kokusu tavuk kokusu oldu benim için.....



6 yorum:

  1. Babam uzun zaman önce tavuk yemeği bıraktı. Ben de sanırım ondan etkilendim. Kolay kolay tavuk eti yemiyenlerden biri de benim:)

    Niye ama biliyor musun? Tavuklar çok mutsuz diyor babam. Hızla büyüyorlar, sıkış tıkış ortamlarda yetişiyorlar, doğada beslenmiyorlar, zamanından önce öldürülüyorlar. Mutsuz tavuğun eti fayda değil zarar verir diyor babam. Benim babam çok bilir:)

    YanıtlaSil
  2. Onyedi yaşımdan sonra tavuk yemeyi bırakarak mutluluk artırıcı bir davranışta bulunmuşum demek ki....
    Evet sevgili hayal kahvem, bizim babalarımızın mazide iyi arkadaş olmasının nedeni bu olsa gerek. Çok okuyup pek çok konuda bilgi edinmeleri ve böyle hoş çıkarımlar yapmaları......
    Rahmetli babacığım, benim tıp kitaplarımı gizlice okur ve hepimize o bilgisiyle fark atardı.......


    YanıtlaSil
  3. Herhangi bir anım olmamasına rağmen haşlanmış tavuk herzaman kokusuyla ve görüntüsüyle yemek tercihlerim arasında yer almaz.Sizin geçmişte birde karnıbahar yemeğiyle ilgili bir hatıranız vardı.O durumda ne yazıkki bir zamanlar güzel Izmit şehrinin bir kaderiydi.Bu hatıranızı paylaşırsanız memnun olurum.Barış,huzur,kardeşlik ve bereket VATAMINIZ üzerine olsun!

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Baybars, haklısınız "salçalı karnabahar yemeği" ile ilgili dramatik bir anım vardı. Belki bir gün onu da yazarım......

    YanıtlaSil
  5. Kokular insanları yaşadıkları anlara götürürler.Benim de hamilelik dönemimde kullandığım iki kokuyu başka birinde dahi duysam midem bulanır,baş ağrım tutar.Hiç unutmam KBB hocamız 'burun çok önemli bir organdır' derdi, kulakları çınlasın.

    YanıtlaSil
  6. Evet, burun çok hassas bir organ, girdiğim bir mekanda en hafif kötü kokuyu bile alırım ve hemen pencereleri açarım. Bu hareketim ev sahibine bazen ayıp olabiliyor ama duruma göre kıvıracak bir cümle buluyorum.
    Her zaman mis gibi güzel kokulu ortamlar dileğiyle.....

    YanıtlaSil

.