3 Şubat 2015 Salı

Alışveriş Yaparken Hissettiğim Türlü Çeşit Duygular



İtiraf etmeliyim ki alışveriş yapmak beni her zaman mutlu etmiştir. Her ne alacaksam alayım, çarşıya, pazara gitmeye can atarım. Hasta olsam bile iyileşirim. Çok nadir olarak çarşıya çıkmak istemediğim, gidip de vitrinlere bile bakmak istemediğim, bedava bile verseler almayacağım nadir anlar olmuştur, böyle anlarda "ecelim geldi, dünyadan nasibim kesildi galiba" diye korkmuşluğum vardır.............




Mutfak için sebze meyve alışverişi yapmak en sık yaptığım ve en neşeli olanı. Eskiden mahalle arasında kurulan pazarlara gitmeyi çok severdim, hayatın ta kendisi, cıvıl cıvıl. Ama son yıllarda pazarda seçtirmedikleri ve mutlaka bir kaç çürük kakaladıkları için sinirlenmemek amacıyla artık AVM'lerdeki manav reyonlarından alışveriş yapıyorum. Neyi canım çekerse, beğendiklerimi, istediğim miktarda alabiliyorum.
Sebze, meyve alışverişi bana tazelik ve yaşama sevinci hissettiriyor.



 
Sevdiğim alışverişlerden biri de dondurma, çikolatalı pasta ve sütlü tatlılarla olanı.  Alıp almamaya karar verme anı da çok mücadelelidir benim için. Bir yanım al ve ye, bak nasıl muhteşem ve çekici güzellikteler diyor. Bir yanım hayır yeme, yüksek kalorili ve sağlığına zarar verebilir diyor. Hemen bir savunma mekanizmam devreye giriyor "ama ben şu anda çok şükür sağlıklıyım, hem bunu yedikten sonra eve yürüyerek gider, fazla kaloriyi yakarım" diye. Böyle düşünmemle o tatlıyı satın alıp kaşıklamaya başlamam arasında geçen süre ışık hızı gibi çok kısadır. Tatlıyı yeme hızımı ise ağır çekime alırım, seyrederim, koklarım, ağzımda uzun süre tutar yavaş yavaş yutarım. Tatlının lezzetinden keyif aldığım süreyi uzatmaya çalışırım. Bir porsiyonla kalkarsam kendimi mutlu hissederim, ama iradesiz davranıp ikinciyi lüplersem pişmanlık ve vicdan azabı hissederim.




Bazen evin restorasyonu veya dekorasyonu için küçük bir parça veya birçok şey almak gerektiğinde önce internetten literatür çalışması yapar bilgi toplarım, daha sonra Rüzgarlı sokakta veya Siteler'deki ilgili mağazaları dolaşır, keyifle altüst eder, fotoğraf çeker, evde tekrar  düşünür, karar verir ve sıkı bir  pazarlıkla satın alırım. Bu sırada kendimi yuvasını yapan dişi kuş gibi huzurlu hissederim.
Bahar geldiğinde ise yine Ulus ve AVM'lerdeki çiçekçilerden özenle çiçek fidanı, tohumu, saksı ve toprak alırım. Her daim güzel bir balkon hayalim vardır salkım salkım çiçekleri olan, tıpkı internet ve dergilerde fotoğrafları olan tatil kasabalarının balkonları gibi. Fakat ya benim beceriksizliğimden ya da Ankara'nın havasından bu hayalim hiç gerçekleşmedi, ama hevesim kırılmadı, her bahar azimle “ya olursa” hayalini kurmaya devam ederim. Her tomurcuk ve açan her çiçek bana umutla beklemenin ve kavuşmanın keyfini yaşatır. 




Kıyafet, ayakkabı, parfümeri, imitasyon veya gümüş takı alışverişinde hissettiğim duygular ise çok çeşitlidir. Bir kere Ankara'da yaşayan bir memur olarak alışveriş için yüzde yetmiş indirimleri beklerim, sezonda nadir olarak alışveriş yaparım.

Çok gerekli bir şey alacaksam gayet kararlı bir şekilde ve kısa bir sürede alırım. Genel olarak AVM’ler, Çıkrıkçılar Yokuşu, Suluhan, Tunalı Hilmi Caddesi, Bahçeli Yedinci Cadde, Kızılay gibi kadın giyimine hizmet sunan bilumum mağazaların bulunduğu yerlerden birkaçını haftasonu, bazılarını da öğle tatili veya akşam iş çıkışı sık sık tavaf ederim.   




Bazen çok ucuz olduğu için (birisine hediye ederim nasıl olsa düşüncesiyle) bazen de çok beğendiğim, bayıldığım için bir şeyler alırım. Böyle durumlarda gizli bir vicdan azabı hissederim bu gerekli mi, başka birisinin  zaruri bir ihtiyacını karşılayabileceği bir parayı nasıl bu ayakkabıya veya gümüş küpeye vereceksin diye kendi kendime konuşur, tartışırım. Bazen bu nedenle vaz geçtiğim olmuştur ama çoğunlukla yine iç sesim devreye girer "gençliğim geçiyor, bunu da alıp kendimi ödüllendireyim" diye gayet bencil bir şekilde istediğimi gider alırım. Satın aldıktan sonra yine bir çok duygu devreye girer. İlk duygu, kredi kartı ekstremde ödeyeceğimiz miktar yükseldi diye eşim dırdır edecek duygusudur. Torba elimde biraz yürüyünce aklıma "buna benzer evde iki tane daha vardı" düşüncesi gelir, “onları ihtiyacı olan birisine veririm” diye kendi kendime cevap veririm.
Biraz vicdan azabı, biraz kalori, biraz damak tadı, biraz boş yere para harcama düşüncesi, biraz keyif, biraz özgüven, biraz mutluluk ve biraz da bunları evde nereye koyacağım telaşesi.
İşte bunlar, alışveriş yaparken hissettiğim çeşit çeşit duygular…… 


3 yorum:

  1. Ah! Bak, pazara bayılırım. Bi de Kapalıçarşı iyi gelir bana... Ver elini sonra Mısırçarşısı.. Haydi gel dolaşalım:)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Hayal Kahvem,
    bloğunuzdaki en son yazıda Kapalıçarşı turunuzdan bahsetmiştiniz, daha geniş izlenim, duygu ve yorumlarınızı yazacağınız yazıyı merakla bekliyorum.
    Havalar biraz ısınsın geleceğim inşaAllah.......

    YanıtlaSil

.