Benden daha akıllı, daha başarılı, daha zengin veya daha güzel insanları kıskandığımı gerçekten hatırlamıyorum. Olsa olsa bazen gıpta etmiş olabilirim…….
Ama illa
ki benim de kıskandığım birileri var bu hayatta. Aileleriyle aynı şehirde
yaşayan, güzel, özel ve zor günlerinde bir arada olma şansını yakalamış olanlar
kesinlikle “Şu Dünyada En Kıskandığım İnsanlar”…….
Liseden
mezun olana kadar İzmit'te annem babam ve benden küçük üç kardeşimle birarada
çok güzel yıllar geçirmiştik. Memleketimden ve aile ocağından ilk kez uzak bir
şehirde üniversite okumak için uzaklaştım. O günlerde üniversiteye başlamanın heyecanı
ve derslerin zorluğunun yanısıra annemin, babamın, kardeşlerimin, evimizin,
şehrimin özlemi ve gurbette olmanın yalnızlığı ile mahzun ve ürkek olduğumu
hatırlıyorum. Bazen iki üç ayda bir, beş altı gün kalmak için İzmit'e
geldiğimde, ailemle ve yakınlarımla saatlerce sohbet edip yemek yerdik ve
hasret giderirdik. İzmit’te turlamak, tanıdıklara gezmeye gitmek beni çok mutlu
ederdi.
Yıllar
böyle geçip gitti, fakülte mezuniyeti, yine uzak bir şehirde mecburi hizmet,
daha sonra Ankara yılları ve yine özlem yine gurbet. Dini bayramlarda
çoluk çocuk iki şehre birden gitmek çok yorucu olduğu için ramazan bayramında
benim ailemin yaşadığı şehire, kurban bayramında ise eşimin ailesinin yaşadığı
şehire gittik senelerce. Yaz tatillerimizin çoğu yine bu iki şehirde geçti. Ama
her zaman bir hasret duygusu oldu içimizde.
Çocuklarımızı
büyütürken ailelerimiz uzakta ve Ankara'da hiç bir akrabamız olmadığı
için hiç destek alamadık, çocukların ateşleri çıktığında bile gözyaşlarımız birbirine
karışarak ateş düşürücü şurup ellerinde kreşe bıraktık. Oysa babaanne veya
anneanne şefkatine ne kadar ihtiyacımız vardı o günlerde.....
Sinemaya, tiyatroya, davete veya bir düğüne gitmek istediğimizde çocuklarımızı bir kaç saatliğine teklifsizce ve gönül rahatlığıyla bırakabileceğimiz, onlara seve seve bakacak candan yakınlarımız yoktu Ankara’da. Bazı samimi arkadaşlarımıza rica minnet bıraktığımızda ise aklımız hep geride kalırdı.
Yıllar su gibi akıp geçti, ebeveynlerimiz yaşlandılar, hasta oldular, bazılarını kaybettik ve hastalandıklarında saatler sonra yanlarına giderek evlatlık yapabildik.
Bu nedenlerle üniversiteye başladığım yıldan itibaren ailesiyle aynı şehirde yaşayanları hep kıskandım. Hem kendi ebeveyn ve kardeşlerimle hem de eşimin ebeveyn ve kardeşleriyle aynı şehirde yaşamak isterdim. Birbirimizin güzel ve zor anlarında birlikte, sevgi, destek ve güven içinde.
Sinemaya, tiyatroya, davete veya bir düğüne gitmek istediğimizde çocuklarımızı bir kaç saatliğine teklifsizce ve gönül rahatlığıyla bırakabileceğimiz, onlara seve seve bakacak candan yakınlarımız yoktu Ankara’da. Bazı samimi arkadaşlarımıza rica minnet bıraktığımızda ise aklımız hep geride kalırdı.
Yıllar su gibi akıp geçti, ebeveynlerimiz yaşlandılar, hasta oldular, bazılarını kaybettik ve hastalandıklarında saatler sonra yanlarına giderek evlatlık yapabildik.
Bu nedenlerle üniversiteye başladığım yıldan itibaren ailesiyle aynı şehirde yaşayanları hep kıskandım. Hem kendi ebeveyn ve kardeşlerimle hem de eşimin ebeveyn ve kardeşleriyle aynı şehirde yaşamak isterdim. Birbirimizin güzel ve zor anlarında birlikte, sevgi, destek ve güven içinde.
İnsanların
kariyerleri arttıkça aileleriyle özlem içinde yaşıyorlar, kendilerini yalnız
hissediyorlar. Çünkü anne, baba ve kardeşlerin yakınlığını, sıcaklığını, yanlış
anlaşılma çekincesi olmadan bazen zamansız çat kapı başka kiminle yaşayabilir
ki insan. En yakın arkadaşlar bile aynı tadın onda birini bile veremezler,
başka yerleri bilemeyeceğim ama ben Ankara'da böyle yaşadım ve hissettim
senelerce.
Artık
çocuklarım büyüdüler ve başka şehir hatta başka bir ülkede yaşamaya başladılar.
En büyük hayalim onlarla aynı şehirde yaşamak, onlara ve torunlarıma yakın
olmak. Öyle dip dibe değil, birbirine özgürlük alanı bırakarak, sevgileri
sömürmeden, tüketmeden, karışmadan, bunaltmadan, farklı arkadaş çevresi olan,
farklı semtlerde.
Benim
yine İzmit'e gitme zamanım geldi, canım annemi, kardeşlerimi, yeğenlerimi çok
özledim.
Ve Fethiye caddesi, demiryolu caddesi, Yenicuma Camii - bahçesi, Seka park,
Outlet center, Lise caddesi, çocuk parkını.......
Ne güzel yazmışsın .Ben de aynı şehirde yaşayabilenleri şanslı bulmuşumdur.Ama benim içimde bir ümit var .Gençlik bir şekilde geçiyor esas yaşlanınca beraber olacağız inşAllah.
YanıtlaSilGurbet içimde bir ok ve her daim acıtıyor.
Canım benim, Allah sağlıklı uzun ömürler versin ve en çok güzel günlerde gõrüşmeyi nasip etsin.
Silİnsanın sevdikleri iyi ki varlar... Uzak olsalar da var olmuş olduklarını bilmek bile yüreğin ısınmasına sebep olabiliyor. Keşke hep yanımızda olsalar di mi?
YanıtlaSilHayat işte... Her şey istediğimiz gibi olmuyor. Sağlık olsun diyelim:)
Sevdiklerimizle, canlarımızla birarada olma fırsatlarını artırmak lazım......
SilYaşlanıyorum galiba.......
Sevgili Hayal Kahvem,
Silbana kızma sakın, yaşlandım dedim diye.
Annelerimizin şevkati,babalarımızın güvencesi ve kardeşlerimizin sevgileri hep üst düzeydedir.Ama bazense her şey tersine dönebiliyor.Yakınınızda olanlar uzak,uzakta olanlar yakın olabilir.En güzeli herhalde kandaşınızın candaşınız olmasıdır.
YanıtlaSilÇok doğru söylüyorsunuz.
YanıtlaSilBunu bilemeyen, beceremeyen, iletişime hevesli olamayan kandaşları nasıl candaş yapabiliriz diye düşünmek gerekir mi acaba?
Allah sevdiklerinizle birlikte sağlık, mutluluk, huzur ve muhabbet dolu uzun ömürler versin