Annem ve kardeşlerimle hasret
gidermek için bir kaç günlüğüne memleketim İzmit'e gitmek beni yine çok mutlu
etti ve geçmiş günler, anılarım beni sardı sarmaladı, yıkadı, iyileştirdi…….
İzmit'e gidince ailemle buluşup biraz muhabbet ettikten sonra ilk yaptığım şey, Fethiye caddesinde yukarıdan aşağıya yürüyüşe çıkmak. Ardından demiryolu caddesinden eski mahallemize doğru devam ederek çocukluğumda oturduğumuz evlerin önünde durup balkonda, pencerede, sokakta anılarımı ve o yaşlardaki hayalimi aramak.
İzmit'e gidince ailemle buluşup biraz muhabbet ettikten sonra ilk yaptığım şey, Fethiye caddesinde yukarıdan aşağıya yürüyüşe çıkmak. Ardından demiryolu caddesinden eski mahallemize doğru devam ederek çocukluğumda oturduğumuz evlerin önünde durup balkonda, pencerede, sokakta anılarımı ve o yaşlardaki hayalimi aramak.
Daha sonra okuduğum okullara giderim.
Önce Ulugazi İlkokulunun bahçesinde birinci sınıfta bir elinde kartopu tatlısı (patlamış mısırın kırmızı renkli şekerle
yapıştırılarak portakal boyutunda yuvarlanmış hali) bir elinde simitle koşan,
sonraki yıllarda milli bayramlarda mikrofonla şiir okuyan (unuttuğu satırları uyduran) tombiş yanaklı kız çocuğu hallerimi, baba şefkati ve ihtimamıyla bizleri yetiştiren, okuma sevgisi ve özgüven aşılayan sevgili ilkokul öğretmenim Necmettin Uğur'u, sınıf arkadaşlarımı hayalimde canlandırırım.
30-40
yıllık binaların önünden geçerken iyi hissederim kendimi, onları bıraktığım gibi eski yerlerinde bulduğum
için. O binalarda oturan aile dostlarımızı
hatırlar, hala orada oturan varsa uğrar hatırlarını sorarım.....
Oradan İzmit Ortaokuluna doğru yürürüm, önündeki banklara oturur soluklanırım biraz. Ergen halim canlanır gözlerimde sıska, saçları uzun iki örgülü, ön sıralarda oturan, kompozisyon yarışmalarına katılan, neşeli, heyecanlı, arkadaş canlısı ve okulunu seven. Çok çalıştığım sosyal bilgiler sınavında tuvaletim geldiği için erken çıkmak zorunda kalışımı hatırlarım birden. Sonra beden eğitimi dersinde E. öğretmenin bacaklarıma vurduğu sopanın korkusuyla üç katlı kasadan atlamak zorunda kalışımı, atlayamayışımı, boynumda fıtık başlangıcı olmasını ve haftalarca boynumu hareket ettiremeyişimi. Ömrüm boyunca biraz zorlayınca boynumda bir ağrı hissettim, acaba beden eğitimi derslerinde hala kasadan atlama var mı?
Ortaokulumun tam karşısında lisem vardır. İzmit Lisesinin bahçesine
girer dolaşırım, bahçe ve binanın merdivenleri, bir çok töreni, arkadaşlarımı ve
öğretmenlerimi hatırlatır.
Gençliğimin ilk yılları, biraz ürkek, fazlasıyla kırılgan, edebiyat dersini çok seven, bol bol kitap okuyan, şiirler yazan, şarkı sözleri ezberleyen, romantik. Fransızcayı bana sevdiren Firuzan öğretmenim ve elmalı turtaları, lise ikinci sınıfta matematik dersinden birinci dönem aldığım zayıf notlardan sonra matematik öğretmeni olan rahmetli babacığımın çalıştırması sonucu yüksek not aldığımda inanamayan M. öğretmenin beni küçümsemesi ve üniversite sınavına hazırlık telaşesi anılarım "hatırla, hatırla beni" diye sıraya girer.....
Gençliğimin ilk yılları, biraz ürkek, fazlasıyla kırılgan, edebiyat dersini çok seven, bol bol kitap okuyan, şiirler yazan, şarkı sözleri ezberleyen, romantik. Fransızcayı bana sevdiren Firuzan öğretmenim ve elmalı turtaları, lise ikinci sınıfta matematik dersinden birinci dönem aldığım zayıf notlardan sonra matematik öğretmeni olan rahmetli babacığımın çalıştırması sonucu yüksek not aldığımda inanamayan M. öğretmenin beni küçümsemesi ve üniversite sınavına hazırlık telaşesi anılarım "hatırla, hatırla beni" diye sıraya girer.....
Senede en az üç dört defa bu
anılarda dolaşma ritüelini tekrarlarım, ilginç bir şekilde bu nostalji hem hüzün verir hem de
keyif.
Ertesi gün ailemle birlikte Seka parka gittik. İzmit'liler için son beş yılın alışkanlığı, keyfi ve güzelliği. Çünkü İzmit'te doğup büyümüş, sonraki yıllarda her zaman şehre gelip giden bir insan olarak deniz kenarında bir şehirde yaşadığımızı pek hissedememiştim.
Ertesi gün ailemle birlikte Seka parka gittik. İzmit'liler için son beş yılın alışkanlığı, keyfi ve güzelliği. Çünkü İzmit'te doğup büyümüş, sonraki yıllarda her zaman şehre gelip giden bir insan olarak deniz kenarında bir şehirde yaşadığımızı pek hissedememiştim.
Çocukluğumda 28 haziranda açılan ve bir ay süren fuarda
dolaşırken körfezin en ucundaki denizi görürdüm sadece. Seka parkın
yapılmasıyla deniz kenarında bir şehirde yaşadığımızı anladım. Barselona sahili
gibi güzel hatta muhteşem, şahane, harika bu parkı yapanlara çok teşekkürler…….
Seka parka gelip te balık ekmek
yemeden olmaz, denize karşı çay içeriz, yazın muhteşem lezzette dondurmalar
vardır sahildeki kafeteryalarda, servisleri de çok şıktır kesinlikle.....
Hava şubat ayı olmasına rağmen çok güzeldi ama ailece gripten yeni çıktığımız için dondurma yerine pamuk helvayla yetindik, balık ekmeğimizi yedik, çayımızı yudumladık afiyetle. Yeğenlerimle çocuklaştım, ailece bindiğimiz büyük salıncakta sallandık, eğlendik, koştuk, aletlerde spor yaptık, çocuklar ginger ve bisiklete bindiler.
Hava şubat ayı olmasına rağmen çok güzeldi ama ailece gripten yeni çıktığımız için dondurma yerine pamuk helvayla yetindik, balık ekmeğimizi yedik, çayımızı yudumladık afiyetle. Yeğenlerimle çocuklaştım, ailece bindiğimiz büyük salıncakta sallandık, eğlendik, koştuk, aletlerde spor yaptık, çocuklar ginger ve bisiklete bindiler.
Çocukluğumdan kalma bir
salıncak anım vardır. Sekiz yaşında bir oyuncaktan diğerine deli deli
koştuğum bir park gününde, tahta salıncakta ayakta sallanan beşinci sınıfta
okuyan şımarık bir kızın kafamın tepesine salıncağın tahtasını çarpmasıyla yere
yapışmıştım. Kafamdan kan fışkırıyordu ve annem çıldırmış bir durumda ne yapacağını bilemeden bağırıyor ve yaşlı bir
adam mendiliyle kafamdaki yarayı bastırıp kanı durdurmaya çalışıyordu, hatırladığım.... Sonra canlı canlı pens dikiş takıldı iki tane ve bir gün
beni uyutmadılar beyin kanaması korkusuyla. Kafamda iz kaldı ve bu nedenle
saçımı ortadan ayırmadım hiç........
Bir kaç satırcık hemşehricilik ile ilgili yazmak istiyorum. Sanırım hemşehricilik duygusunun diğer şehirlere göre oldukça zayıf kaldığı şehirlerden birisidir İzmit'li olmak.
Bunca yıldır Ankara'da yaşarım, bir çok devlet dairesinde ve çeşitli iş yerlerinde bildiğim hemşehriler birbirlerini kollarlar, kayırırlar ve ben özenirim. Bu hemşehricilik durumu yazılı basında veya fısıltı gazetesinde eleştiri veya espri konusu olur zaman zaman. Ama aşırıya kaçılmadığı sürece bu güzel bir aidiyet duygusudur, her daim insanları iyi hissettirir, özellikle büyük şehirde yalnızlık hissettirmez.
Ya denk gelmedi, ya da Ankara'da özellikle de sağlık sektöründe İzmit'li kimsecikler yok. İki yıl kadar önce Gazi Üniversitesi Tıp fakültesinde katıldığım toplantıda bir doktor arkadaşın İzmit Derince'li olduğunu öğrendiğimde, geçmiş hiç bir ortak anımız olmamasına rağmen çok mutlu olmuş ve sempati hissetmiştim. Şimdi toplantılarda karşılaşınca "n'aber hemşehrim" dediğimizde ikimizde kendimizi özel hissediyoruz ve birbirimizi destekliyoruz.
İzmit anılarımı güzel bir
tanesiyle bitireyim. En güzel hemşehrimiz Asuman Tuğberk hanımefendi Türkiye güzeli seçildiği zaman gazete ve dergilerde boy boy fotoğraflarını beğeniyle takip etmiştik arkadaşım Nesrin'le. Sonra Alemdar caddesindeki annesinin butiğinde onu görebilmek için vitrinindeki giysilere bakar gibi yapardık ve hayranlıkla Asuman hanımı seyrederdik, gerçekten çok güzeldi….
İzmit anılarım bugünlük bu kadar........
Sıla hasreti çekmemizin nedeni acaba aile veya memleket özlemimi ,yoksa bunlarla birlikte en önemlisi geçmişte kalan ve bir daha tekrarı olmayan hatırılarımızmı?...
YanıtlaSilMuhabbet ve Sağlıkla kalın!
Sizden bir ricam var.Şu kartopu tatlısın satıldığı bir yer bulurda beni haberdar ederseniz çok memnun olurum.Nede olsa onun tadında 70 li yılların çocukluk hatıraları var.
YanıtlaSilMuhabbet ve sevgiyle!..
Baybars bey,
YanıtlaSilhepsi bir arada sanırım.
Kartopu tatlısı bir sokak lezzetiydi, tıpkı pamuk helva, macun, haşlanmış mısır gibi, hakikaten ben de uzun yıllardır görmüyorum. Evde yapmayı deneyeyim bari.....
Benim yaşadığım şehirde kartopu tatlısı var ama nasıl ulaşabiliriz bir düşünelim.
YanıtlaSilNasıl yani, gerçekten aynı tatlıdan mı bahsediyoruz. Lütfen bir fotoğrafını çekip yollar mısınız bari.....
YanıtlaSilyaşattığınız izmit gezisi için teşekkürler.ama anılarımda da yolculuk yaptırdınız bana .o kasalardan ben de atlayamazdım.Çılgın gibi salıncaklara binenlerin teröründen benim de nasiplenmişliğim vardır:)
YanıtlaSilSevgili Sarı Mavì,
YanıtlaSilİzmit'e hep birlikte gideriz inşallah.
Beden eğitimi dersinde benim gibi kasadan atlayamayan birisi daha varmış.....
O yıllarda şöyle hayal kurardım, "büyüyünce yetkili bir Makam'a geleceğim ve kasadan atlamayı ders programından (müfredattan) kaldıracağım". Henüz nasip olmadı, kısmet...,..,