27 Ağustos 2014 Çarşamba

Ankara Ankara Güzel Ankara...



 
Ankara’ya çok uzun yıllar önce tayin olduğumda birisi bana, bu şehirde uzun yıllar yaşayacağımı hatta kendimi Ankara’lı hissedeceğimi söyleseydi “hadi ordan” derdim sanırım. Çünkü İstanbul’a yakın deniz kenarı bir şehirde doğup büyümüş, İstanbul’da üniversite okumuş birisi olarak denizden uzak bir şehirde yerleşmek asla hayallerimde yoktu. Şimdi ise övünmek gibi olmasın gururla Ankara’lıyım diyorum. “Ankara’lıyım” dediğinizde, doğal olarak "neresinden" sorusu gelir ve ilçelerinden birini söylemeniz beklenir. Ankara’nın merkez ilçelerinde dört milyon kişi yaşar, perifer ilçelerinde ise beşyüzbin. Ama ilginç olan söylemeniz beklenen (galiba daha havalı olan) ilçe adı perifer ilçelerinden birinin adıdır.

Başkentimiz Ankara'da diğer illerimizden farklı olarak Bakanlıklarımız ve il (taşra) teşkilatı aynı  coğrafi alanda, farklı binalarda hizmet sunmaktadır. Dolayısıyla Ankara nüfusunun önemli bir bölümü, bir devlet dairesinde çalışmaktadır. Ankara'lılar başkentli olmanın gururunu taşır. Ancak başkentte yaşamanın bir bedeli vardır. Bir çok konuda fedakarlık ister ve enteresan bir ruh halini beraberinde getirir. Başkentte eğer memur olarak görev yapıyorsanız hangi kademede olursanız olun fark etmez, kesinlikle ciddi olmanız, konuşurken çok az şaka yapmanız, dikkatli ve ölçülü konuşmanız gerekir. 
Hep ciddi ve önemli konular konuşmalı, tavırlarınız ağırbaşlı olmalıdır. Kız arkadaşlarınızla bile bir yerde oturup yemek yapma, giyim, kuşam, saç, makyaj vs…. gibi kızsal konulardan ağız tadıyla kıkırdayıp boş konuşma lüksünüz yoktur, her zaman maksimum hanımefendi olmanız beklenir. En önemlisi giyiminize kuşamınıza dikkat etmeniz beklenir. Karizmayı çizdirmemek için 40 ºC yaz sıcağında bile ceket (tercihen astarsız ve truvakar kollu) ve burnu kapalı ayakkabı ile dolaşırsınız. Ülkemizin başka bir ilinde, toplantıya veya kongreye katıldığınızda ise, diğer illerden gelen kariyer sahibi çok değerli kadın yöneticilerin ve öğretim üyelerinin manken gibi giyimlerini görünce kendi ağırlığınızdan rahatsızlık hissedersiniz. O derece yani…. 

Düzenlenen konser etkinliklerinde çok popüler sanatçılarımız dahi "haydi Ankara, bütün eller havaya" coşkusuna bekledikleri tepkiyi oluşturamazlar. Bu konuda ısrar bile etmezler genellikle. Mesela Harbiye açık hava konserleri öyle mi olur, hem coşku hem izdihamdan sallanır ortalık. Yalnıııııız misket, fidayda ya da Ankara'nın bağları şarkılarının daha ilk notaları çaldığında sahneye fırlamayan Ankara'lının o gün ya ciddi bir derdi vardır ya da Ankara'lıyım diye yalan söylüyordur. 

Peki memur Ankara'lı zamanını nasıl geçirir; Aktörleri farklı olsa da her daim atamalar ve görevden alınmalar gündemlerinde önemli yer işgal eder, çok insani diğer konular ise teferruattan ibarettir. Memur Ankara'lı zamanını nerede geçirir; Öncelikle iş yerinde, iş yerinin bahçesinde. Sosyalleşme mekanı olarak ta devlet kurumlarına ait sosyal tesislerde (güzel havalarda Gölbaşı'nın etrafındakiler en favori olanı). İlave olarak son on beş yıldır ise alışveriş merkezleri, nam-ı diğer AVM'ler ön planda.

Bu kadar ciddi bir yaşama biçiminin oluşmasında; Ankara'nın TV ve basında sadece siyasi gündem haberleriyle yer almasının rolü tartışılmalıdır. Çünkü uzun yıllar geriye giderek düşündüğünüzde konusu Ankara'da geçen roman, şarkı, film ve dizi film sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İstanbul ile bir kıyaslama yapmayı aklımızın ucundan dahi geçirmemiz mümkün değil zaten. Diğer illerimizin bir çoğu bu konuda kesinlikle açık ara öndedir. Ankara konulu roman olarak Memduh Şevket Anday'ın "Ayaşlı ve Kiracıları" en meşhurudur sanırım.  

Orhan Karaveli'nin "Bir Ankara Ailesinin Öyküsü" Cumhuriyetimizin kurulduğu yılların Ankara'sını anlatan beni derinden etkileyen bir romandır. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir'inden biridir Ankara. Ankara'lı bir yazar olarak Nazlı Eray'ın bir çok romanında, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sında, Kürşat Başar'ın Başucumdaki Müzik kitabında Ankara'nın mahalle ve mekanlarından birkaç paragraf  bahsedilir. Şarkılardan Yıldırım Gürses'in Ankara Rüzgarı, Seçil Heper'in Ankara'da Bekliyorum şarkıları muhteşemdir. Ferhunde hanımlar dizisini nasıl severek izlemiştik yıllarca.

Geçen sezon başlayan Ankara'nın Dikmeni dizisinin sadece adında Ankara var. 
Aşk Tesadüfleri Sever filmi, nahif ve duygusal bir filmdir ve bir çok sahnesi Ankara'da çekilmiş olması sebebiyle biz Ankara'lılar için yeri çok özel.
Eeee tabii ki Behzat Ç. bir Ankara Polisiyesi dizisi ve Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm filmini de Ankara'lılar farklı bir keyifle izlediler.

Bu konuda en büyük beklentim, Sait Faik Abasıyanık'ın bir çok eserinde İstanbul'u anlattığı gibi güzel ve zarif; James Joyce'un Dublin'i anlattığı "Dublinliler" gibi detaylı bir şekilde, günümüz Ankara'sını mekan, sokak, semt, ilçe düzeyinde anlatan bir Ankara romanı yazılması ve bunu görsel olarak bizlere keyifle yaşatacak filmin/ dizinin çekilmesi.  

Bekliyorum.......

2 yorum:

  1. Sana bir şey söyleyeyim mi Hayalcinin Arkadaşı, Ankara misket havasını duydum mu hiiiç duramam. İlla oynamak isterim:) İyi de kardeşim Ankara ile ne işim olur benim?
    Sebebini çıkaramadım. Diyeceğim odur ki, Ankara'nın misket havalarını pek bi severim:)

    Ayrıca Levent Cantek'in Emanet Şehir ve Dumankara adlı çizgi romanlarını tavsiye ederim. Niye dersen.... Bu kitaplarda kim baş rollerde biliyor musun? Ankara:)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili hayal kahvem,
    cevabınızı geciktirdiğim için özür dilerim. Yeni öğreniyorum blog işlerini.
    Önerdiğiniz kitaplar çok güzeldi.
    Sizi Ankara'ya bekliyorum.

    YanıtlaSil

.