12 Ağustos 2014 Salı

Yazar Olma Hayalim....


Küçücük bir çocukken önce bıcır bıcır konuşmaya başlamışım.....
Ardından sanırım beş yaşında gazete başlıklarını sora sora okumayı sökmüşüm, bu nedenle ailem beni bir yıl erken ilkokula göndermek zorunda kalmış.....
Daha sonra her bulduğum kitabı, gazeteyi ve o zamanlar bakkalda veya manavda satılan yiyeceklerin içine koyulduğu gazeteden yapılmış kese kağıtlarını bile açıp okudum..... 

Yaşadığımız şehir İstanbul'a yakın şehirlerden biriydi, harçlıklarımı biriktirerek bazen kitapçıdan bazen de eski kitaplar satan iki katlı bir sahaftan kitaplarımı alıyordum. Yaş grubuma göre bizim kuşak zamanında moda olan önce Kemalettin Tuğcu kitapları, büyüdükçe Türk ve Dünya klasiklerinden bir çok kitap serisini okumak için çok çaba sarf ettim....
Öyle zaman oldu ki ders çalışmayı bile ihmal ettim. Şöyle ki, aileme ders çalışıyorum izlenimi vererek ders kitaplarının arasında bir romanı saklayarak okuyordum.....

Tabii ki babama birçok kez yakalandım. Ve bir çok kez uyarmasına rağmen kitap okumaya devam edince onu kızdırmış olacağım ki, kitaplarımı sobada yakmıştı. Bende çareyi matematik, fizik, kimya yerine edebiyat, tarih ve coğrafya derslerini çalışmada bulmuştum, fakat bu derslerden yüksek notlar alınca evde bu dersleri de çalışmam yasaklandı..... 

Sadece ve sadece matematik, fizik, kimya, biyoloji çalışmam konusunda bir baskı eğilimi vardı,  bu dersleri daha çok sevmem ve çalışmam isteniyordu. Çünkü karnelerimde bu derslerin notları (biyoloji hariç) pek iç açıcı değildi. Beşten şaşma altıyı aşma gibi notlar alıyordum, hele matematik ilk karneye üç veya dört geliyordu, ancak babamın ders çalıştırma desteği ile sınıf geçebiliyordum. Hem babam hem annem benim tıp fakültesini kazanmamı çok istiyorlardı....
Oysa ben ilkokuldan itibaren tarih ve coğrafya konulu şiirler yazıyordum, aşk konulu şiirler yazmaya pek cesaret edememişim galiba. Ortaokulda okuma saatinde, bir sınıf arkadaşım yazdığı öyküyü sınıfta okuyunca çok gıpta etmiştim belki de kıskanmıştım. Bir hevesle bende bir şeyler yazmaya başlamıştım, yazı yazmak için süslü ve güzel defterler almıştım.....

Liseye geldiğimde hayalim, edebiyat fakültesi veya gazetecilik okumaktı. Ancak ailemin yoğun talebi ve üniversite giriş sınavında yüksek puan almam nedeniyle tıp fakültesini kazandım.....

Hayalcinin arkadaşı olarak yıllar öncesine gittim, anılarım canlandı. Ve şimdi, yıllardır uyuyan yazı yazma hayalim tekrar  uyandı..... 

Bu arada bir açıklama yapmam lazım. Tıp fakültesini çok severek okudum, gece yarılarına kadar bazen de hiç uyumadan isteyerek ders çalıştım. Mezun olduktan sonra mecburi hizmete gittim, bazen zor şartlarda yıllarca hekimlik yaptım. Hekim olarak hizmet sunmanın, insanların yaşamlarına dokunmanın ve acılarını dindirmenin manevi huzurunu yaşıyorum. Ama her zaman hekimliğin sosyal yanı benim için ön planda oluyor, hastalarımın veya sağlıklı olarak başvuranların duygularını empati yaparak anlamaya çalışıyorum, gözlerinin içine bakıyorum, verdiğim tıbbi desteğin yanı sıra etkili iletişim kurmak için çabalıyorum.... 

Yıllar içinde birçok hizmet içi eğitim aldım ve bazı konularda eğitimci oldum, tıbbi konularda sunumlar yapıp çeşitli bilimsel yazılar yazdım. Fakat yazar olma hayalim hep aklımdaydı. Başarılı bulduğum kadın yazarlara hep gıpta ettim, köşelerini veya romanlarını hep empati yaparak okudum, sanki o yazıyı veya kitabı ben yazmışım hayallerine daldım. Onlarla yapılan röportajları kelime atlamadan okudum. Nasıl yazdıklarının tüyolarını almaya çalıştım. Bakalım yazı yazma konusunda nasıl bir performans göstereceğim, zamanla hep birlikte göreceğiz....

Sevgili Hayal Kahvem, hayalci arkadaşım, bana bu fırsatı verdiğin için sana çok teşekkür ediyorum......

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

.