29 Aralık 2015 Salı

Modern Zaman Annelerinin Baskıları

 
 




Benim genç kızlığımda annem benimle ilgili  her şeye pek karışırdı.....

Okula gidiş gelişim, aldığım notlar, evde ders çalışma saatlerim, okuduğum kitaplar, odamı toplayıp temizleme, sofra kurma kaldırma gibi ev işleri, yaz tatillerinde yemek yapmayı ve örgü örmeyi öğrenme vs. her türlü detay annemin kontrolündeydi....

Saçım, giyim kuşamım zaten bütün aile büyüklerinin sürekli denetimi altındaydı, aman eteğim kısa olmasın, yakası açık olmasın, dar olmasın uyarıları hatta taarruzu altındaydım.....

Sağ olsun anneciğim hanım hanımcık uslu bir genç kız olmam için çok uğraştı ama pek başarılı olamadı sanırım, o sindirmeye çalıştıkça ben biraz farklı olarak geliştim......

O zaman ki aklımla annemin baskısından ancak babamın onaylayacağı bir duruşla kurtulabileceğimi fark ettim, daha özgür ve dominant olabilmek uğruna feminen değil maskülen davranışları tercih ettim yıllarca…..
 Ne de olsa “erkek gibi kız olmak” o yıllarda pek popülerdi, babaların çok övündüğü bir kız çocuğu modeliydi….

Fakaaaat annemin en baskın olduğu, kendi sözünün üzerine hiç bir şeyi kabul etmediği (eeee kimin annesi) ve benim de direnemediğim durumlar vardı hiç şüphesiz….
Eve misafir geldiğinde; misafiri karşılamak, terlik vermek, büyüklerin elini öpmek, annemin ikramlarına yardımcı olmak vs…., kandillerde  anneanneyi, dedeyi ziyaret etmek, teyzeleri, halaları hiç değilse telefonla aramak, bayramlarda komşuları ve bilumum akraba-i taallukatı ziyaret etmek…..

Bayram biterdi, bizim bayram ziyaretleri bitmezdi hiç….

Evlendikten sonra bu durumun ikiye katlandığını söylememe gerek var mı????
Eşimle bir baktık ki bayramda ikimizin de ailesini ziyarete gittiğimiz zaman yaklaşık 2000 km şehirlerarası yol yapıyoruz, yani en az 20 saat yollarda vakit geçiriyoruz.....
Bu durumu kolaylaştırmak, daha az yorucu hale getirebilmek için fikir jimnastiği yaptık ve ikinci bayramdan itibaren Ramazan Bayramında benim memlekete, Kurban Bayramında eşimin memleketine gitmemizin daha mantıklı olacağına karar verdik ve uyguladık senelerce.....

Bayram sevdiklerimizle güzel şüphesiz, ama tüm çabalarımıza rağmen “vayyy büyüdüler de bizi beğenip gelmiyorlar” diye gönül koyan dığdısının dığdısı akrabalarımız oldu yine de….
Neyse bu konu çok uzar gider, belki başka bir yazının konusu yaparım sonra uzuuuuun uzun.....
 
 
 
 

 
 

 
Günümüzde böyle konularda çocuklara baskı yapmak ne mümkün!!!!!!


Misafir geldiğinde tesadüfen karşılaşırlarsa hoşgeldiniz dediklerinde bile sevindirik oluyoruz…..


Şimdi anneler çocuklarını facebook'tan takip etme telaşındalar. Gençler, kendilerini daha özgür hissetmek için anne, baba, kardeş veya akrabalarını "arkadaş listelerine" eklemiyorlar.  Gecenin bir vakti uyanıp çocuğunun face'i açık kalmışsa karıştıran arkadaşlarım var......


Geçen gün samimi arkadaşlarımdan birinin kocaman kızına baskı yaptığına şahit oldum, “Defne’ciğim face'de Gülay teyzeni, Haluk amcanı niye like'lamıyorsun, sana çok küsüyorlar vallahi” , bir diğeri de "Ebru kızım, halan ile enişteni niye arkadaşlığa kabul etmiyorsun, çok ayıp ama" dediğinde çok güldüm çooook….

"Ne günlere gelmişiz be, modern zaman annelerinin yaptıkları baskılara bak yahu" dedim içimden….

Ben çocuklarıma baskı yapıyor muyum? diye bir an düşündüm. Canlarımla birlikte daha çok vakit geçirebilmek için baskı yapıyorum galiba. Daha doğrusu, ailece kahvaltı etmek, yemek yemek, beraber dışarıya yemeğe çıkmak, bir yerlerde oturup kahve eşliğinde sohbet etmek gibi "güzel anları uzatmak için türlü numaralar çeviriyorum" diyebiliriz…. 

Eeee annelik içgüdüsel bir durum, ille de çocuğumuza karışmak, kapris yapmak, birazcık ta olsa baskı yapmak tabiatımızda var……
 


 

4 yorum:

  1. Hayalcinin Arkadaşı, annen seninle birlikte kalıyor ya şimdi. Sanki küçücük kızmışsın gibi karışıyor sana değil mi?

    Annem cennete gideli çok oldu. İnan bana cennetten bile gelip karışıyor. Eskiden sinir olurdum. Şimdi karışmasına seviniyorum. Ne tuhaf şey değil mi?

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Hayal Kahvem, yemin ederim ki tahminin bu yazı için tutmadı (bir önceki yazı belki) ..
    Çünkü bu yazının çıkış fikri tamamen arkadaşımın evli ve çocuklu kızıyla konuşmasından ortaya çıktı.
    Anneciğim şimdi benim bebişim gibi, ben ona daha çok karışıyorum artık, özellikle yemek ve ilaçlarına. Bu akşam canı patlamış mısır istedi, kırarmıyım hiç. Karşımda çıtır çıtır yiyor, nasıl mutlu görsen....

    YanıtlaSil
  3. ah annen aynı ben. kızıma karışma adına yaptıklarım ( tabletini saatlerce elinden düşürmediğinde uyaran, büyüklere ziyaretimizde eline hemen telefonu alıp köşeye oturduğunda kızan , eline okuyacağı kitapları tutuşturan, izlediği filmleri seçen, kişisel temizliğini yapması için savaşan, uyku saatini seçen, hobileri olsun diye uğraşan benim) bunlardan bir kaçı. hiçbirşeyine karışmayacak bir yapıda değilim, doğal süreç nefret edecektir benden uzun yıllar ama ne yapalım ben böyleyim :)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Buket hanım,
    ideal ebeveyn olma, mükemmel çocuk yetiştirme diye bir şey yok diye düşünüyorum, bunca yıldan sonra....
    Hiç karışmadan olmuyor, fazla sıkarsan hiç olmuyor. Yemeğin tuzu gibi kararında baskı değil seçenek sunarak yönlendirme yapmak gerekiyor diye düşünüyorum....
    Çocuk yetiştirme konusunda öğretmenler ve hekimlerin teorik ve dış pratik bilgileri olmakla birlikte eve gelince biz de sıradan anneler oluyoruz...
    Bu konu da yazacak çok anımız var.....

    YanıtlaSil

.