28 Haziran 2017 Çarşamba

Bir Kadın Başarısı Hikayesi






Oslo dönüşü uçakta yanımda  yaşça benden büyük bir hanımefendi oturuyordu. Genellikle yolculuk yaparken en sevdiğim kişi dahi yanımda oturuyor olsa konuşmayı sevmem ve kulaklıkla müzik dinleyerek ya kitap okurum ya da uyumaya çalışırım. Ancak bu sefer hanımefendi çok kibar bir şekilde selamlaşınca hal hatır sorma gereği duydum ve tanışıp yolculuk boyunca sohbet etmekten kendimi alamadım…...  

Emsal hanım 70’li yıllarda Anadolumuzun küçük bir kasabasından eşi ile beraber işçi olarak Norveç’e gitmiş ve bir hastanede hastabakıcı olarak çalışmaya başlamış. İki çocukları olmuş, para biriktirip Türkiye’de yatırımlar yapmışlar veeeee yaklaşık on yıl sonra eşinin onu aldattığını anlamış. Hiç gözünü kırpmadan, kimsenin beklemediği bir kararlılıkla kocasını boşamış, önce Norveç’te sonra Türkiye’de…..

Emsal hanımın gerçek hayat mücadelesi bundan sonra başlamış. Bütün mal varlığı eşinin üzerine kayıtlı olduğu için beş parasız kalmasına rağmen çocuklarını okutabilmek adına kasabasının koşullarına dönmek istememiş. Önce azmederek Norveççeyi çok kısa bir sürede öğrenmiş, ek iş bularak gece gündüz iki işte birden çalışmış, çok yorulmuş, çocuklarıyla bir kaç yıl maddi manevi zorluk çekmişler. Bisikletle işe gidip gelmiş (bunu özgürlük göstergesi olarak övünerek söyledi), çeşitli kurslara giderek mesleğinde yükselmiş (sanırım yardımcı hemşire olmuş). Hekim olduğum için bana ayrıntılarıyla anlattığı tıbbi süreçlerde iyi bir ekip elemanı olarak işini çok severek ve başarılı bir şekilde yapmış olduğunu hissettim.

Bütün bu zorluklar onu gitgide daha güçlü ve başarılı bir kadın haline getirmiş. Çocuklarını en iyi okullarda okutmuş ve şu anda Norveç’te üst düzey mevkilerde çalıştıklarını söyledi, özellikle de bir bakanlıkta yönetici olarak çalışan kızının uluslararası toplantılarda çok önemli konuşmalar yaptığını detaylarıyla anlattı.
Evlatlarını seven her anne gibi gözlerinden, sözlerinden, sesinin enerjisinden onlarla yüksek derecede gurur duyduğunu gördüm….




 



İtiraf ediyorum, özgüveni, görgüsü, objektif yorumları ve genel kültürü beni biraz şaşırtıyor. Zor koşulların bir kadını nasıl güçlendirebildiğinin ve başarılı bir birey haline dönüştürdüğünün canlı örneği Emsal hanım.....

Artık emekli olmuş, evi, arabası, yazlığı, sosyal güvencesi var. Çocuklarıyla, torunlarıyla ilişkisini ve hayatını "kurallarını kendi koyduğu" bir düzenle sürdürüyor. Evinde yalnız yaşıyor ve çok mutlu, bir çok sosyal uğraşı varmış, hiç boş vakti olmuyormuş…..

Anlattıklarını hiç sıkılmadan saygıyla ve hayranlıkla dinliyorum yol boyunca….

Gurbet ellerde tek başına kalıp, yıkılmadan, pes etmeden büyük bir cesaretle ayağa kalkıp mücadele etmiş, bunca yıldır taşıdığı sorumlulukların ona kazandırdığı kendinden emin bakışlarını ve duruşunu izlerken, aklımdan onun genç hali nasıldı sorusu geçiyor. Ömrünü eşinin omuzunda yaşamanın hayaliyle gelin olup evlendiğinde o sevdiği kocasının onu ateşlere atacağı hiç aklına gelmiş miydi acaba diye düşünüyorum….

Genç yaşında aşktan, sevmekten vazgeçmiş, kırılmış kalbini soğutmuş, kimseyi hayatına almamış. Gözlerini kaçırarak ex eşinin kendisinden hayli genç bir kadınla birlikte yaşadığını fısıldadı kızgın ve küçümseyen bir ses tonuyla…..

Yolculuğumuz biterken bir kadın başarısı olan hikayesine hayran olduğumu, güçlü, cesaretli duruşuna saygı duyduğumu kendisine ifade ettiğimde ise gözleri buğulandı, vedalaşmadan usulca yürüdü pasaport kuyruğuna doğru …..

14 Haziran 2017 Çarşamba

Madem ki Biliyorsun, Neden Öğretmiyorsun??????

.





Uzun süredir rahmetli babamla ilgili yazmadığımı fark ettim. Oysa kulağıma küpe sözleri,  genetik olarak bana geçmiş davranışlarıyla her zaman varlığını yanımda hissediyorum…..

Daha önce birçok yazımda bahsettiğim gibi kardeşlerimin ve benim eğitimimiz konusunda çocukluğumuzdan itibaren hedefler koyup ufkumuzu açmış, üniversite mezunu ve meslek sahibi olmamız için çok emek vermişti…..

Sadece bizi değil gördüğü her çocuğu ve genci üniversite okumaya teşvik, ailelerini ise ikna ettiğine çok şahitliğim var….

Öğretme duygusu, bu kadar güçlü olan çok az insan gördüm, çünkü o insanların özellikle kız çocuklarının ve kadınların eğitim gördükleri zaman kimseye müdana etmeden kendi ayakları üzerinde durabileceklerine inanıyordu. İnsanların bir meslek sahibi olduklarında, öğrenmeyi başardıklarında ve üretebildikleri zaman kendilerini değerli hissederek mutlu olacağını biliyordu. 85 yaşına kadar hep okudu, öğrenmeye, öğretmeye devam etti ve bizim mesleğimizle ilgili okuyup okumadığımızı kontrol etmeyi de hiiiiç ihmal etmedi…..








Rahmetli babacığım, öğretmenliği içselleştirerek sevmesine rağmen, 36 yıl mesai yaptığı öğretmenlik mesleğinde çok yorulduğu için olsa gerek biz çocuklarının öğretmenliği meslek olarak seçmemizi istemedi…..

Ancak ya babama hayranlığımdan ya da genetiğimden olması nedeniyle eğitimci yanım o kadar ağır bastı ki tıp okuduktan sonra sağlık eğitimi yüksek lisansı ve halk sağlığı doktorası yaptım. Çalıştığım kurumun bir çok hizmet içi eğitiminde her zaman gönüllü eğitimci olarak derslere girdim ve pratik eğitimlerde görev aldım….

Arkadaşlarım benimle "sen iflah olmazsın, emekli olduğunda bile  powerpoint sunum hazırlayıp yemek tarifleri, pratik ev işi ve sağlık bilgileri verirsin, blog yazılarını zorla okutursun" diye dalga geçiyorlar.....

Bir Sümer atasözü olan “Mademki biliyorsun, neden öğretmiyorsun. Boşa vakit geçirdin, neye yaradı” cümlesini adeta babam söylemiş gibi hissediyor ve yaşıyorum…..
   Mekanın Cennet olsun babacığım……

8 Haziran 2017 Perşembe

Hâlâ Anlayamadınız Değil Mi??????

.
 
 
 
 
Önemli Olan Haklı ya da Haksız Olmak Değil, Kavganın Kazananı Yoktur,
Ya Kaybedersiniz ya da Daha Çok Kaybedersiniz.

Önemli Olan Kalp Kırmamak,
Önemli Olan Yargılamadan Karşılıksız Sevebilmek ve İyilik Yapabilmek,
Haklı Bile Olunsa, Özür Dileyecek Kadar Asil Olmak, Bilge Olmaktır.

Egonuzu Kontrol Edemediğiniz Sürece, O Sizi Kontrol Etmeye Devam Edecektir.
Böyle Olduğu Sürece Tüm Dünya Sizin Bile Olsa,
Asla Mutlu Olamazsınız.
 
Albert Einstein



Rosana- El Talisman