14 Haziran 2018 Perşembe

Kalabalık ya da Yalnız Yaşama Tercihi

.



Bazı insanlar vardır, günün çoğu vaktini çevrelerindeki birçok insanla geçirmekten hoşlanırlar, kalabalık olmaktan keyif alırlar. Kendileri için ayırdıkları zaman dilimi mutlaka vardır ama yalnız yaşamaktan hoşlanmazlar. Büyük sofralar, sık sık buluşulan akrabalar, neşeli kanka grupları, evlilik, çocuklar, evcil hayvanlar, ev bitkileri onların vazgeçilmezleridir......

Bazı insanlar vardır ki son günlerin popüler tabiriyle "cool" diye tanımlanan.

Kalabalık, gürültü sevmeyen, samimi iletişim kurmaktan hoşlanmayan, zamanı çok değerli olup çoğunu kendisi için harcayan, naif yetenekleri olan, çok kitap okuyan, sık sinemaya giden (özellikle işaret ettiğim kimse yok, hani derler ya "sözüm meclisten dışarı" misali) bol bol yalnız seyahat eden, evlilikten uzak durup çocuk seslerini gürültülü bulan kısaca başka bir canlının sorumluluğunu almaktan kaçınan.


Şüphesiz her iki duruşu seçenlere saygımız var. Ve her iki duruşun avantaj ve dezavantajları var.......









Kalabalık yaşamayı sevenler daha çok enerji harcarlar hem iletişim yönetimi hem de bedensel olarak.

Eeee geniş sofralara çeşit yiyecekler hazırlamak emek ister şüphesiz. Evlilik, çocuklar, arkadaşlar, ev hayvanları, ev bitkileri hepsi sorumluluktur, ilgi ister, sevgi ister….

Kısa bir seyahate çıkarken bile çocuklar için kocaman bavullar hazırlanır, çiçekleri, kedi, köpek, kuşları kimin bakacağının planlanması gerekir.

Bu koşuşturmaca çok yorar insanı. Bazen kullanıldığınızı, sömürüldüğünüzü bazen kimselere yaranamadığınızı hissedersiniz.

Ancaaaak özellikle hastalandığınız zaman ya da hayatınızın zor dönemeçlerinde yanınızda, çevrenizde birçok insan olur ve ilgiyle, şefkatle, sevgiyle size destek olurlar. İlginin, şefkatin, sevginin tedavi edici etkisiyle daha çabuk toparlarsınız.






Yalnızlığı seven, tercih edenlerdenseniz eğer, sakin ve kaliteli zaman geçirirsiniz, neredeyse her dakikanızı planlama özgürlüğünüz vardır. Seyahate çıkmak daha pratiktir, kimse ayak bağı olmaz size. Küçük bir bavul hazırlayıp kapıyı çekip gidebilirsiniz istediğiniz her yere. Evinizde her şey yerli yerinde, derli toplu, eşyalarınız ilk alındığı günkü gibi  yeni ve tertemizdir.

Fekaaaat hastalandığınız zaman ya da hayatınızın zor dönemeçlerinde  kendinizi kalabalık yaşayanlara göre daha aciz ve kötü hissedebilirsiniz. Çünkü yanınızda bir tas çorba yapacak, sırtınızı sıvazlayacak, sen aslansın yaparsın diyecek kişi sayısı yok denecek kadar azdır...... 








Ne denir, tercih sizin, zevkler ve renkler tartışılmaz......

Neşeli, güzel ve kalabalık bir bayram geçirmeniz dileğiyle……



5 Haziran 2018 Salı

Konsantrasyonumu Hangisi Bozuyor Acaba?????

.





Kitap okurken, müzik dinlerken, güzel bir manzara seyrederken, nefis bir yemek yerken, ibadet ederken, sevdiklerimizle güzel vakit geçirirken kısaca bile isteye, severek, hevesle yaptığımız işlerde ve tadını çıkarmak istediğimiz anlarda bile beynimiz kısa devre yapar ve ne o anla ne de konuyla alakası olmayan bir düşüncenin içinde olduğumuzu fark ederek kendimizi kötü hissederiz.

Oysa her yerde karşımıza çıkan, desteklenen mottodur "anı yaşamak".

Söylemesi kolaydır ama uygulaması çok zordur.....

Misal uzun süredir yazamıyorum, yazmaya konsantre olamıyorum, dikkatimi veremiyorum bir türlü. İşim mi çok ilhamım mı yok bilemedim.....

Ve sonuç olarak farkına vardığımızda içimizi suçluluk duygusu sarar, neden ve niçin konsantrasyonumuz bozulmuştur, anda kalamamışızdır diye kendi kendimizi sorgular, suçlarız. 

Peki suçladığımız hangi kendimizdir ya da tam olarak neresidir bize bu oyunları yapan yer?????

Zihin, akıl, fikir, zeka, hafıza, bilinç, ruh, vicdan, gönül, kalp…..

Bilen var mı hangisi?????