10 Ocak 2018 Çarşamba

Kibir İle Tezellül Arasında “Tevazu'da” Dengeyi Bulabilmek Kolay Mı?????

.

 

Geçen hafta çok değerli bir öğretim üyesinin emeklilik törenine katılmıştım. Böyle törenlerde adettendir, başta emekli olan kişi olmak üzere yakınları kürsüye çıkıp konuşma yaparlar. Özellikle uzun yıllar beraber çalışılan mesai arkadaşları geçmiş günlerden değişik anıları anlatırken bol bol emekli olan kişiyi öven cümleler kurarlar.....

Ama ne hikmetse, kürsüye çıkan herkesin anılarını paylaşırken konuşmalarını daha çok kendilerini öven cümlelerle süslemeleri dikkatimi çekti. Hangi düzeyde olursa olsun insanın önce kendini övmelere doyamadığını, tevazuda zorlandığını bir kez daha anladım.....

Oysa başta dinimiz olmak üzere bütün dinler, gurur ve kibri yasaklar, alçakgönüllü ve tevazu sahibi olmayı tavsiye eder insanlığa…..

Kibir, insanın kendisini olduğundan büyük görmesi, başkalarını ise kendinden küçük görerek gururlanması, tezellül ise kendini hor ve hakir görmesi, başkalarından aşağıda tutmasıdır. 

Mütevazı davranışlar, insanların birbiriyle anlaşmasına, destek olmasına ve birbirini sevmesine yardımcı olur. Kendini övmekten kaçınan, teşekkür etmeyi bilen, takdir cümleleri kurabilen, empati yapabilen, merhamet sahibi  “alçak gönüllü ve tevazu içindeki insanlar” huzur ve dinginlik hissederler.....   

Kibirli davranışın makbul olmadığı gibi mütezellil davranış ta pek makbul değil…..
Belki de Spinoza’nın dediği gibi  “Kendini hep küçük gören, kibirli olmaya en yakın insandır.”  


 
 
 
 
 
 

Kibir ile Tezellül arasında “Tevazu'da” dengeyi bulabilmek için Divan Edebiyatının büyük şairi Şeyh Galib’in dizelerini okuyup düşünelim…..
 
Ey dil ey dil neye bu rütbede pür-gamsın sen
Gerçi virane isen genç-i mutalsamsın sen
Secde-ferma-yi melek zat-ı mükerremsin sen
Bildiğin gibi değil cümleden akdemsin sen
Ruhsun nefha-i cibril ile tev’emsin sen
Sırr-ı Hak’sın mesele-i ısi-i meryemsin sen

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen.

 
 

8 yorum:

  1. insan fıtrat gereği böyle oluyor sanırım. ben de kibirli olmaktan nefret ederim ama geçenlerde annemin arkadaşlarıyla olan bir toplantısına katılmıştım, çok az konuşmama rağmen beni çok kibirli bulmuşlar. sonra başka bir toplantıda daha çekirdek insanlarla bir arada bulunduk. daha çok konuştum "aslında hiç de öyle biri değilmişsin, seni yanlış tanımışız" dediler. bazen böyle şeyler de olabiliyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumunuz için.
      İşte tam bunu söylemek istedim aslında, DENGE çok önemli.....
      Bazen kendini beğenmiş, başkalarına yüz vermeyen bir eda ile az konuşarak, bazen başkalarına söz hakkı tanımayan, çok bilmiş, hep kendini öven bir eda ile çok konuşarak dengeyi bozabiliyoruz (ya da öyle izlenim verdiğimiz için karşımızdakiler bizi yanlış algılıyor).

      Sil
  2. Kibirli insanlar, bazan çok komik gelir bana biliyor musun? Ama çoğu zaman üzülürüm. Sürekli kendisini övme ihtiyacı hissettiğine göre, acaba hayatta hiç mi kıymeti bilinmemiş, kıymeti bilindiyse de acaba hiç mi dillendirilip yüzüne söylenmemiş diye düşünürüm.

    gizli not- şiirin çevirisini rica etsem:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveeeet, ben de bazen üzülme ile acıma arası bir duygu hissederim böyle çok övünenlere karşı....

      Sil
    2. Şeyh Galib'in bu şiiri 48 satırdan oluşuyor. Her bir satırı çok kıymetli. İnternette çok güzel açıklamaları var aslında....

      Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
      Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.

      “Hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen.
      Bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen”.

      Sil
  3. alçak gönüllü olmak :))
    ben de bekliyorum bloguma :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alçak gönüllü olmanın yanı sıra kendine de saygılı olmalı insan.

      İnşallah.....

      Sil
  4. Kibir, beIe bağIanmış bir taş gibidir. OnunIa ne yüzüIür, ne de uçuIur. Hacı Bayram VeIi

    YanıtlaSil

.